bazıları fiyatını sorar, bir lira derim, çıkarır iki lira, üç lira verirdi. ben iki üç suyu vermeye çalışırdım saf aklıma, kalsın emeğinin hakkı derlerdi.
yahu ben zaten otuz kuruşa aldığım suyu bir liraya satıyorum, emeğimin karşılığı bu değil mi? neden fazlasını verdi ki? diye sorardım, sonra öğrendim, değil.
emeksiz kazanç o kadar yaygınmış ki, çocuk bileklerimin hakları değilmiş onlar, büyüyünce öğrendim.
daha sonra zabıtalar gelmişti mesela, yedi yaşındaki çocuğa burda satamazsın diye bağırmış, gün sonu emeğinin hakkı ile kazandığı(!) para ile evine gitmişti.