vatandaşlık almanın uzun sürdüğü, az nüfuslu avrupa ülkesi. vatandaşlıkta oldukları kadar vize konusunda da sıkılar, öyle ki bu yıl fransız vizesiyle basel’dan girmeyi tercih ettim.
insanlar kültürlü fakat eğlence anlayışı namına ellerinde hiçbir şey yok. festivallerde ve konserlerde sadece kafayı çekip baş sallıyorlar, saat ondan sonra da tıpış tıpış eve.
kurallarla aşırı iç içeler. açıkçası bu durum beni baymıştı, yalan söylemeyeyim. fakat ülkeye gelen yabancıları hizaya getirebilmek için oldukça gerekli yöntemler bunlar.
eğitim sistemleri hakkında çok az bilgim var. 6. sınıfın sonunda, notlarıyla orantılı okullara gönderiliyorlar. gymnasium denilen yerden üniversiteye gidebiliyorlar, lakin burada okuyabilmek için 5,5-6 not ortalamasına ihtiyaçları var. sek-a, sek-b ve sek-c denilen yerler de var, sanırım bunlar da meslek okulu olarak geçiyorlar. sek-c’den mezun birisinin meslek bulması imkansız diye duymuştum.
ergenleri tıpkı bizimkiler gibi, tabi bunlar bizdekilere kıyasla biraz aşırı. cinsellik eğitimi erken yaşta veriliyor, okulda ailelerin çocuklar üzerinde hak ve söz sahibi olmadığını söylüyorlar. bundan dolayı okullar 13-14 yaşında hamile kızlarla dolu. çocuk bakarken meslek yapıyorlar, cidden şaşırtıcı.
eğer toplu taşıma kullanarak seyahat edecekseniz aldığınız biletlere dikkat edin. türkiye’deki gibi akbil sistemi yok, onun yerine bilet kontrolcüleri var. ne zaman kontole tabi tutulacağınız kesin değil. sivil dolanıyorlar genelde. eğer yanlış biletle yakalanırsanız 100 frank ceza ödemeniz gerekiyor.
iş mevzusuna değinmem gerekirse, bir yabancı olarak ‘yasal’ bir şekilde çalışma imkanınız yok. hiçbir şekilde hem de. çalışabilmeniz için oturuma ve b1 seviyesinde yabancı dile ihtiyacınız var. dil de kaldığınız kantona göre değişiyor. bu durumun sonunda ölçüp tartıp kaçak çalışmaya karar verdiniz diyelim, yakalandığınız takdirde 100.000-150.000 frank arasındaki cezanızı ödemeniz isteniyor. sınırdışı bile edilebilirsiniz.
hava durumunu takip edebilmek çok zor. bir gün doluya tutulurken ertesi gün 30 derece sıcakta kavrulabiliyorsunuz. yanınızda küçük bir şemsiye taşımanızda fayda var.
etrafta gezerken farkında olmasanız bile, belki de yüzlerce türkle aynı yerde geziyor olacaksınız. konuştuğunuz şeylere dikkat edin.
ülkenin her bir yanı tarih kokuyor. şansınız olursa dağlara çıkın, kiliseleri ziyaret edin, kalelerde, şatolarda geziye çıkın.
başınız sıkıştığında insanlardan yardım istemekten çekinmeyin. on insandan yedisi, yaşlıları dahi derdinizi anlayacak ve derman olacak kadar ingilizce biliyor.
aklıma geldikçe yazarım artık. rötar yapan uçağımı beklemem lazım.