bir ibadeti gerçekleştirirken neden kendini farklı görme, hoşgörü isteme hakkını elimizde tuttuğumuzu anlayamıyorum.
üniversite 1. sınıftan beri oruç tutarım. ailemin tarihinde benden başka oruç tutan bir allah ın kulu yoktur. okulda da arkadaşlarımın çoğu oruç tutmaz.
okul bitti işe gidiyorum ve iş arkadaşlarım da oruç tutmuyor. yanımda yemek yiyebilir, su içebilirler.
insanın yaptığı her iyi- kötü davranış kendine. oruç insanın kendi nefsine sahip olması işi. elalemin nefsine, elalelimin yediklerine içtiklerine bakıp etkileniyorsan zaten tuttuğun oruçta tam bir nefs kontrolü sağlayamamışsın demektir.
geçen hafta işe tramvayla giderken, sabah saatlerinde su içen bir kadına başka bir kadın gözlerimizin önünde saldırdı. su içerken şişenin altına vurup hem kadının canını acıttı hem de sırılsıklam etti. ondan sonra da oruçlu var biraz saygılı ol dedi. su içen kadın da haklı olarak diğer kadına aynı şekilde -vurarak- cevap verdi.
şimdi burda oruçlu olana haklılık payı vermek, ya da su içene haksızdı içmesin kardeşim demek size makul geliyorsa; oruç tutmayıp yanında yemek yiyene saldırabilme, onu hoşgörüsüzlükle suçlama hakkı da makul gelebilir.
oruç tuttuğumuz için üstün değiliz. oruç tutmayanlar bizden aşağıda değil. bunun takdiri ölünce diğer tarafta belli olur.
kimse kimseden hoşgörü adı altında kendine saygı beklemesin.