“4.214 ev, 1.004 işyeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel, bar gibi yerlerin bulunduğu 5.317 mekân saldırıya uğramıştır.
15 kişi katledilmiş, 400 kadın tecavüze uğramıştır.’' Diyordu gazeteler ve yakılarak öldürülen 90 yaşında yakılan rahip Hrisantos Mantas’tan bahsediyorlardı. Onlarca rahibin sünnet edildiği de habelerin bir kısmında geçiyordu.
Resmi kaynaklarda epey soğuk ve bir çırpıda anlatılır. Ama 6-7 Eylül bu memlekette yaşayan tüm azınlıkların genetik koduna işlemiş bir karabasandır. Olanlardan daha acısı, beni en çok etkileyeni resimlerde ki şık giyimli kadınlar ve yüzlerinde öfke olmayan kocaman gülümsemeyle dükkanları yağmalayan insanların fotoğrafları olmuştur. Kuzguncuktaki evi yağmalandığında çok üzülse de ailesi hayatta kaldığından dolayı sevinen ama yıllar sonra bir komşunda kendi gümüş yemek takımlarını görünce bir daha hiç misafiliğe gitmeyen yayalar kalmıştı o günlerden arkaya. Bu tüm kötülük bittiğinde bu işin failleri çıktı ortaya. Yunanistan’da okuyan Oktay Engin isimli şahıs bir ses bombası koymuştu Atatürk’ün evine. Önceden basılan gazeteler dağıtılmıştı sonra sokaklarda. Yunanistan’da mahkemsi sürerken bir şekilde kaçmıştı olayların faili ve Türkiye’ye dönebilmişti. 1992 yılında Nevşehir Valisi olmuş, Çatlı’nın da pasaportunu o vermişti... Yıllar sonra da Tuğgeneral Sabri Yirmibeşoğlu şöyle demişti;”6-7 Eylül de, bir Özel Harp işiydi. Ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amaca da ulaştı"