özellikle 90'lı yıllarca devletin karanlık ellerle işlediği cinayet ve işkencelerin araştırılmasını isteyen, faili meçhul cinayetlerin sorumlusunun bulunmasını isteyen ve devlet terörünü en açık ve en pasif şekilde protesto edenlerdir.
orada öğretmen oğlu polisler tarafından kaçırılıp dövülerek, bıçaklanarak ve boğazındaki telin sıkıştırılması sonucu boğularak ölen bir anne vardır mesela.
bugünse her dönemin şartını bugün gibi sanan, olayları yaşandığı dönem olaylar çerçevesinde değerlendirmekten aciz, devletin artık tam anlamıyla egemen olduğu medyadan bir şeyler okuyup at gözlüğü ile savunan insanlar bu eylemi eleştirir olmuş.
ne var arkadaşlar? yüreği yanan ve devletin karanlık yüzünü en acı şekilde gören anneler oğullarının en azından katilinin bulunması için sessizce oturuyor, kimseye zararı yok.
size batan durum nedir?
arkadaş, umarım bir gün kardeşinizi polisler kaçırır işkenceyle öldürür, daha sonra katilini sorduğunuzda cevap alamaz yalnızca cenazesini alırsınız, sonra eylem yaptığınız için devlet düşmanı, terörist ilan edilirsiniz.
sanki devlet terör estirmemiş ve insanlık düşmanı olmamış gibi henüz.
yok hayır, böyle bir beddua etmeyeceğim, benim dememle olacağından değil vicdanım rahat etsin diye, zira bu at gözlüğü ile siz o zaman da haklı olduğunuzun farkına varmazsınız, olan üzülen annenize babanıza olur.
eğer devlet eliyle faili meçhul katledilmiş oğlunun katilini sormak için oturarak eylem yapmak -ki anayasal bir haktır- terörist olmakla eşdeğer ise, ben terörist olmayı kabul ederim, siz vicdansız olmayı kabul eder misiniz?