korkuyu beklerken

entry42 galeri
    38.
  1. okuduğum ilk oğuz atay kitabı. üçü mektup olmak üzere sekiz farklı hikayeden oluşuyor.
    bu entry okunmak için değil de ileride bir gün dönüp bakılmak için yazılmıştır.

    en sevdiğim hikaye beyaz mantolu adam. yıldızı bunun üzerine koyacağım ben.
    unutulanın üzerine de iki yıldız koyarken bir de not yazacağım, ''adı çok güzelmiş:d'' diye.

    kitabın en arkasına kocaman bir türkü ismi not almışım, özür dilerim oğuz atay :d sultan suyu.
    https://www.youtube.com/watch?v=3PcqjnyqtgU

    kendisi benim en dikkatli okuduğum, hazmetmeye çalışarak okuduğum kitaptır. özel bir sebebi vardı. biraz boşuna kasmışım:d

    beyaz mantolu adam, şubat ayı gibi hikaye. karanlık, soğuk, korkutucu, acı veren, boğan, can yakan, hüznü bile tatlı olmayan bunaltıcı olan. benim ağustos ayımı bir gün içinde şubat ayına cevirecek kadar başarılı bir hikaye. beyaz mantolu adamda biraz, çok az kendinizi bulursanız eğer hikayeye dahil olursanız o adamın acısını hissedeceksiniz ve hikayenin sonunda adamın sonuyla siz de rahatlayacaksınız. bende öyle olmuştu en azından.

    unutulan, üstüne yıldızlar koymuşum. onlar benim yıldızım değil:d güzel hikaye. başı sonu anlatacağı bir olayı olmasa da hayko cepkinin sunduğu acayip hikayelerin bir bölümü tadı bırakıyor damakta. ortada garip bir şeyler var, bir şey izledim bir şey okudum çok da güzeldi galiba, ama neydi bu ya?

    korkuyu beklerken, kitaba adını veren hikaye. kitaptaki en uzun hikaye, en çok altını çizdiğim notlar aldığım yerler buraya ait. hani kendi kendimizle konuşurken, kendimize kızdığımız zaman bazen komiğimize gider de kendimize güleriz ya. burada da hikayedeki kahraman kendi kendine konuşurken bazen ona gülüyoruz. yer yer güldürüyor.

    ee altını çizdiğim yerlerin ya da şurayı konuşuruz dediğim yerlerin tamamını buraya aktarmayacağım ama önemli bir iki noktayı, ileride dönüp bu entryi okuduğumda bana hikayeyi hatırlatacak bir iki yeri buraya yazayım ben.
    hikayenin kahramanının karşısında ne olursa olsun, hangi şartta durumda olursa olsun, yaşadıkları ne kötü olursa olsun ''demek ki '' diyerek duruma bir açıklama getirdiği anda rahatlaması.
    rahatlıyordu çünkü demek ki diyerek açıklamaya başladığı anda durumu, mantıklı ya da mantıksız bir açıklama getirebildiği zaman belirsizlikten kurtarıyordu kendini. bu da her insan gibi onu şubat duygularından kurtarıyordu.
    çok kötü bir durumda da dediği gibi '' ne olurdu şimdi bir demek ki daha diyebilseydim''

    kahramanımızın bir şeyler düşünürken hep beklediği ''an''ları kaçırması.
    biz başka şeyler düşünürken elimizden kayıp geçen onlarca güzel an. düşünen çok düşünen insanın mutsuz olduğu söylenir hep, mutsuzluk salt kendini düşüncelere kötü ihtimallere olasılıklara kurban ettiğimiz için değil de sanki bu güzel anları kaçırdığımız için de geliyor olabilir. bence öyle. en azından bu karakter için.

    sayfa 40 ta çok güldüm. sokakta köpekler hırlayınca havlayan köpek ısırmaz diye kendisini rahatlatıyordu, eve geldi yabancı elçileklere sövüp sayıyor bir ton sinirden dişlerini gıcırdatıyor. onlara yardıma paydos maf etcem onları filan derken aklına birden biraz önce kullandığı atasözü geliyor ''havlayan köpek ısırmaz'' :d
    o anki surat ifadesi geliyor gözümün önüne :d birazcık göt olmuş surat ifadesi :d ehehe
    42ve43 te de güldüğüm yerler var, hem orada bir nokta daha var, karakterin zihninde ölü diller uzmanı arkadaşından bile üstün olduğunu düşünmesi gibi, gerçeği kendisine itiraf etmesi yer yer. o git-geller çok bizlik.

    sonra başına gelenleri düşündüğü sıra şey demesi kendi kendine. ne gerek vardı bunca şeye aq daha basit bir mesele ortaya atsaydınız bile ben içinden çıkamazdım zaten :d

    güzel bir cümle de ''heyecanların hep gelecekteki günler için saklanması'' hep ama.
    bu da üzerine konuşulmayı gerektirirdi.

    daha bir çok nokta. en çok da okuyucuyu hiç beklemediği yerden vuran sonu.
    neyse geçelim.

    bir mektup, kitaptaki ilk mektup. insan hayatında bir kişiye olsun hiç yalan söylememeli dieğil mi efendicim?

    ne evet ne hayır, hmm sonra sonra tadında bir hikaye.

    tahta at,

    babama mektup, okuyup okumamak da kararsızdım. sonra oğuz atayın saçma baba ağlaklığına girmeyeceğini düşündüm. haklıymışım.
    sen bunu okurken ya da bir şey okurken kitapta geçen şarkıları türküleri filan merak ediyor musun?
    öyleyse şey.
    çalkan karadeniz çalkan
    https://www.youtube.com/watch?v=pDDrHHHEOTE
    yekte yavrum yekte



    bir de şey var demiryolu hikayecileri.

    ve kitap biter. teşekkürler.
    :d
    5 ...
    1.
  1. Bu entry ilerde bir gün dönüp okunmak okunmak okunmak için favorilerenmiştir.
  2. 2.
  3. Hı hı evet
  4. 3.
  5. Sen önce kitabı oku
  6. 4.
  7. Ben kitabı bitirdim bi Kere, gece de tehlikeli oyunlara baslicam. Tek başıma başlıcam evet. hih. Pis
  8. 5.
  9. Zaten kendime kızmıştım heheh pis ben
  10. 6.
  11. Kitabı geçtim bari o hikayeyi okusaydin :d ben hikayeyi unuttum nerdeyse ya, neyse geçti artık zaten
  12. 7.
  13. Bir gün kitabı sana getiririm o zaman notlara bakarsın artık :d
© 2025 uludağ sözlük