Cennet yurdumun cennet memleketi çanakkalede öğrenci olmak ne zor imiş meğer..
Bu tezimi kiralık ev ararken ortaya atmıştım, şimdi anlatacaklarımla güçlendireceğim..
benimle beraber üç arkadaşım daha ev bulamadığımız için üniversiteye bir hafta geç başladık.. Ev bulamama sebebimiz de ev olmadığından değil dostlar, erkek öğrenciye ev olmadığından.. hani erkek öğrenciler, ev sahiplerini beceriyor ya, ondan ev vermiyolar erkek öğrenciye.. neyse sinirleniyorum bu konu açılınca, kapatalım..
Otobüsten indiğim gibi bavulumu yazıhaneye bırakıp direkt okula gittim.. acayip yorgunum ama böyle..
Sınıfa girdiğim gibi bütün bakışlar üzerime toplandı.. erkeklerin gözlerinde "hayırdır bilader, ne bakıyon?" bakışları, kızlarınkinde ise "hayvana bak, öküz gibi bana bakıyor" bakışı vardı.. salaklık bende ama; zaten bi hafta geç gelmişin sınıfa, bir de sınıfın kapısından içeriye bir adım atıp sınıftakileri baştan aşağı süzüyorsun.. lan sınıfta masa, sıra yok mu? git ilk önce otur, ondan sonra ne istiyorsan onu yap.. ben kapıda abartısız iki üç dakika durup sınıftakileri kesmişim abura koyim.. sonra aklıma gelmiş gidip sıraya oturmak.. sıraya oturduğumda da kızları kesmeye devam ettim.. bi yandan ev arkdaşlarımla girdiğim "eve kız getiren ilk kişi olmak" adlı iddia konusunu düşünüp, bu kızlardan iş çıkar mı lan sorusu.. öbür yandan, acaba cool bakışlarla etrafı süzmek ne kadar etkili olur abura koyim sorunsalı zihnimi meşgul ederken sınıfa bi adam geldi.. sınıfa kendini tanıttı ve yoklama kağıdını verdi en öndeki kıza.. ulan sınıfta kimse konuşmuyor, uykum geldi.. kafamı sıraya koydum.. zaten memleketten gelmenin verdiği yorgunlukla içim geçmiş amnyskym.. gözlerimi bi açtım önümde oturan kız kolumdan dürtüp duruyo.. gözlerine baktım kızın.. "yoklama kağıdını imzalayacaksın salak" der gibi bi bakış attı ve kağıdı önüme koydu.. sınıfa girerken dağılan karizmam, artık iyice tükenmişti.. kendime güvenim bitmişti ulan..
anyway, hocaya gidip kağıdı verdim ve hoca kağıda bakıp "aykut kim aranızda?" sorusunu yöneltmesin mi? ahh dedim aykut sıçtın şimdi.. kısık bi sesle benim diyebildim.. özgüven diye bişey kalmadı ki amnskym.. bi bana baktı, bi kağıda baktı adam ve ikinci soruyu yöneltti:
- aykut, çocukluğun nasıl geçti?
ulan ben ne demek istediğini düşünürken daha açıklamaya yaptı.
- yani demek istediğim rahat bi ortamda mı büyüdün yoksa baskı mı gördün?
cevap veremiyordum, psikolojimin am.na koymuştu adam.. sınıftan kaçmak ve bi daha geri gelmemek istiyordum.. yine kısık bir sesle "rahat bi ortamda" diyebildim ancak.. tabi inandırıcı olmamıştı.. emin misin dedi.. kafa salladım karşılık olarak.. "sevindim senin adına" diyip sustu ve yerine oturdu.. bütün sınıfın bakışlarını üzerimde hissediyordum lan.. oysaki ben en arkaya oturup yavaşi yavaş kaynaşacaktım sınıftakilerle.. ama şimdi rahat bi ortamda büyüdüğümü anlatmam gerek ilk olarak..
Not: vallaha rahat bi ortamda büyüdüm.
II. Not: yemin bile ederim bak...
Ekmek arabası çarpsın ki rahat bi ortamda büyüdüm..