''benim cennetten kovuluşum, ötekinin varoluşudur.'' cümlesi mevcut, ayrıca aynı oyun çok daha meşhur olan, ''cehennem başkalarıdır.'' sözü ile biter. burada benimde eskiden yaptığım hep varoluş felsefesine gönderme olarak alırdım, fakat bunun ayrıca sartre'ın gerçek hayatta deneyimlediği, hep başka kişilerin onun hayatındaki sevdiği kişilerin hayatına dahil olmasından duyduğu tedirginliktir aslında.
denis bertholet adlı yazarın yazdığı sartre kitabında, ki ithaki yayınlarından çıkmış kapsamlı bir kitaptır, bununla ilgili bazı örnekler veriyor. ben iki tanesine değineceğim.
1- sartre daha doğmadan babası ölür, annesi de çok genç olduğundan çocukluğu bir tür anne-çocuk ilişkisinden çok abla-kardeş ilişkisi gibidir. sartre liseye gidene kadar da çok mutlu bir çocukluk geçirir. ama liseye geçtiği dönemde annesi bir adam ile evlenir ve sartre onlarla yaşar. ama sartre adam iyi olmasına rağmen bir türlü annesini paylaşamaz. hatta bu ergenlikleri yüzünden annesinden ilk defa tokat yer ve bir yurda verilir. bu onun ilk 'başka' birinin hayatına dahil olması ile yaşamının alt-üst oluşudur.
2- bir çok açık ilişkisinde ( mesela olga'yı sevmesi ama olga'nın başka birinden hoşlanması gibi) yine araya birilerinin girmesi onu hep rahatsız etmiştir.
yani hayatına ne zaman başkası dahil olsa, rahatsızlık yaratmıştır hayatında buna benzer örneklerden dolayı, o yüzden başkaları hep sartre'ın cehennemi olmuştur.