otobüse binerken üzerine en çok kafa patlatmak gereken hadise budur.
şöyle ki, örnek üzerinden gitmek daha yararlı olacağı için esenler-mecidiyeköy otobüsünü ele alıyoruz. sabahın köründe esenler terminalindesin, otobüse binmek için bekliyorsun. o saatlerde herkesin gözü yarı açık yarı kapalıdır, zira otobüsteki tatlı uykularından yeni uyanmışlardır.
bu fırsatı iyi değerlendirirsen otobüste otururak gidersin. ya değerlendiremezsen ne olacak? korkma tamam gene oturursun. zaten o saatte kaç tane adam ayakta da otobüse binecek, biraz çevrene bakıver her şeyi devletten bekleme. hemen tırsış oldun, bir kere de bir tarafını koymayıver koltuğa ne kaybedersin.
neyse sen bindin otobüs de hareketlendi. güneş otobüsün bir tarafından vurdu, sen hemen karşı tarafa oturdun. aferin sana çok akıllısın. otobüs esenlerden çıkmak için zıt yöne dönecek sen de sap gibi güneşin altında kalacaksın az sonra.
peki bunun önüne geçmek için ne yapmak gerekiyor?
güneş bir taraftan vurunca diğer tarafa geçerim gibi bir uyanıklık düşünme, çünkü iki durak sonra dolacak o otobüs. kıçını kaldırdığın an kaybettin koltuğu, gitti.
o yüzden şunu yapacaksın. bir kere otobüsün güzergahını iyi belirle. nerelerde güneş alıyor, nerelerde almıyor düşün, kilometre cinsinden hesapla, bana email at. sonra sağdan güneş aldığı mesafeyi topla, soldan güneş aldığı mesafeden çıkart, sonucu ikiye böl, üstüne ikiyle çarp.
şimdi sağdan güneş aldığı mesafe soldan güneş aldığı mesafeden fazlaysa sol tarafa oturacaksın, aksi halde sağ tarafa oturacaksın. eğer ikisi birbirine eşit çıkarsa ayakta gideceksin. çünkü insan da biraz saygı olur, o sıcakta bir bayana bir yaşlıye yer verir. ayıp denen birşey var.
otobüste güneş almayan yeri hesaplamanın incelikleri budur. burada önemli kısım bu bilgileri havanın güneşli ve sıcak olduğu günde kullanmaktır. kışın ortasında güneşten kaçarsan adamı döverler, sonra da atarlar otobüsten. demedi deme.