akşam gazetesi köşe yazarıdır. yeni tanıştım kendisi ile, mükemmel bir anlatım tarzı, akıcı bir üslubu mevcut. okudukça " lan bu adam bizim yan komşu " tadında dinginleştirir insanı. helin avşar'la taşak geçiyor, ahmet hakan yan komşusuymuş manitası ile yakalamış gazeteden onu ispiyonluyor, küresel ısınmanın önemine cem yılmaz tadında dem vuruyor felan.
şiddetle tavsiye ediyorum kendisini. hatta;
senin ağzını yerim ben
bu zamana kadar nerelerdeydin sen
bir de yazısını ekleyelim ki fikir sahibi olunsun,
---spoiler---
içinde olunca fark etmesi zor oluyor. dışarıdan nasıl gözüküyor onu da kestiremiyorum ama galiba medya ve şov âlemi fena ajite olmuş.
yazarlar yazarlara, patronlar patronlara, sanatçılar sanatçılara velhasıl gücü gücüne yetene fena dalıyor bu aralar.
dürüst olmak gerekirse geri kalmayıp benim de dalasım var ama peder geçen yıl yasak koydu.
eğer birilerine dalarsan, kariyerinin bundan sonraki bölümünü ne sen ne patronun belirler; ben belirlerim demişti.
bizim peder şaolin rahibi gibi; rüzgar ekersen fırtına biçersin tadında dersler vermeye bayılır.
güzel de gerçek hayat böyle bir yer değil. yani çin kırsalında hayatımın sonuna kadar pirinç yiyen biri olarak yaşasam öğretiye sıkı sıkı bağlanırım.
daha önce söylemiş miydim, paris havaalanı’nda bir grup şaolin görmüştüm, büyük seçim hamburger mönü yiyorlardı.
şaolin bile lastik patlatıyorsa benim gibi biri nasıl karşı koyabilir ki?
hani sırtınız kaşınır da kaşıyamazsınız ya, aha işte böyle bir ruh halindeyim bugün.
daha doğrusu geçenlerde günaydın’da gördüğüm bir haber dellendirdi şu barış ve kardeşlik duygularıyla dolu minik kalbi.
trump’ın dairelerini helin avşar satacakmış... dünya emlak kralı donald trump’un miami sahilindeki dairelerinin türkiye temsilciliği artık onunmuş... yüzde ikiye razıymış... isviçre american college’da -bi’tür bursa kestaneşekeri fakültesi- işletme eğitimi gördüğü için de bu işin üstesinden gelirmiş...
bu denklemin rasyonel olduğunu varsayarsak, o zaman benim de nasa’dan falan bayilik alıp mars gezegeninde yüzde beş imarla arazi satıyor olabilmem gerek değil mi?
düşünsenize helin avşar arayıp en ucuzu 750 bin dolar olan evlerden satmak için randevu istiyor, hem de miami’de!..
sizi bilmem ama, beni ararsa ayrıntıları konuşmak için bildiğim iyi bir mantıcıya davet ederim.
allah aşkına kim helin avşar’ın satacağı evden alır ya?
bu ne biçim ekonomidir, adalettir, eğitimdir, sosyal güvenliktir?
gerçekten dellendim.
o zaman dilber de kuzey kore yapısı güdümlü füze rampası satsın. füzeyi ben hallederim. antalya’da tanıştığım emekli bir sovyet general nükleer denizaltı ister misin diye sormuştu. ne var bunda? donald amca, helin’e ev sattırıyorsa...
iddia ediyorum helin avşar bir tek ev satamaz!
ya da bana satsın. bu gaflet ve dalalet anımdan yararlansın...
ben talibim. köyde bağı satarım, iki de babam verse, biraz çalıp çırpsam, bir iki zula patlatsam denkleştiririm. gider emekli amerikalı anekdotu dinlerim, derede timsah taşlar bahçede rakun tepiklerim falan.