tipine bakmayip da guzel birine asik olan cirkin

entry37 galeri
    37.
  1. güzel bir kızın çirkin bir kıza üstünlüğü yine aynı şekilde yakışıklı bir erkeğin çirkin bir erkeğe üstünlüğü yadsınamaz bir realite. ne kadar kabul etmemeye çalışsak da, kendimizi bu konuda "yurtta sulh cihanda sulh, savaşma seviş, hepimiz kardeşiz, önemli olan ruh" gibi söylemlerle avutmaya çabalasak da bu klasik savunma hattı gerçeğin taarruzunu değiştiremez. insanlar vardoldukları andan itibaren çeşitli farklılıları da beraberinde getiriyorlar. bir bakıma kimisi baştan bu yarışa geriden başlıyor... burdaki tek değişken güzellik/çirkinlik mevzusu değil. bir başka ifade ile geniş anlamda üstünlük için sadece yakışıklı/güzel olmak kifayet etmiyor. kompleks bir yapısı var aradığımız bu "üst insanın", mütekamil ruhun.
    bu noktada zeka ve ahlak gibi unsurlar da unutulmaması gereken değişkenlerden. burda şöyle bir savla ortaya çıktığım anlaşılmasın: "yakışıklı/güzel değilim ama ahlak ve zeka bende" kesinlikle hayır. aradığımız kamil insan tipinde tüm bunların en güzel meczi, harmonisi mevcuttut. insanlık tarihi boyunca -özellikle devrimizde biraz daha aktif olan- bir diğer nokta da -özellikle bir erkek için- para ve güç. zorladığımız zaman her iki cins için de kendine göre, karşı tarafın ihtiyacına, beklentisine göre ya da içinde bulunulan coğrafyaya göre yukarıda sayılan güzellik, güç, para, ahlak ve zeka dışında daha çeşitli bir sürü değişken bulunabilir. neyse bu araştırmayı -şu değişkenlerin çeşitliliği olayını- sosyologlara havale edip konumuza dönecek olursak eğer rahatlıkla diyebiliriz ki güzel kız, güzelliği ile başta öne geçmiştir; çünkü yeni muhatap olunan bir kişinin ilk defa yüzüne ve kalıbına bakarız, eğer burda beklentiyi karşılan bir organizma varsa, bu defa ruhi konulara geçeriz. demem o ki zahiri plandaki bu güzellik veya yakışıklılık, bir ihtimal içi boş bir balon gibi ise geçici bir heves olup sonradan elde patlama riskini barındırmakla beraber tercih sebepleri listesinin top 10 sıralamasında her daim ilk üçten aşağı kalmaz. sonuca bağlamak gerekirse esas olan güzellikle beraber, sağlam bir karakter, iyi bir kavrayış yeteneği ve ahlaki sayılan bütün erdemlerin de mevcudiyeti.
    bu alakasız ve genel girişten sonra tanım yapmak gerekirse, dava konusu şahsın yaratılışını değiştirmek gibi bir gayesi de yoksa eksikliğini/eksik sandığı şeyi(çünkü bu tamamen subjektif bir eksiklik anlayışı, ortak bir kanaat beklemek yanlış zaten) üstün olduğu diğer bazı şeylerle kapamasıdır. ben kendi adıma konuşacak olursam derim ki; "ben güzelin zeki, çevik ve bir o kadar da ahlaklı olanını severim." herhalde aynı şeyi karşı tarafın da bizden beklediğini anlamak için Albert Einstein olmaya gerek yok!
    1 ...