yobazın da ötesinde insanlığını kaybetmiş et parçasıdır. çelişkiden bahsedebilmek için kavramların ne anlama geldiğini iyi bilmek gerekir. olaya iki yandan da bakalım hadi.
hanım kızımız belirli bir zümrenin kutsal saydığı bir günde, hadi örneği kendimize çevirip genelde olay olan ramazan, kadir gecesi veya kandil tarzı günlerden herhangi birinde makyajını yapmış, giyinmiş, süslenmiş, parfümünü sıkmış, belki hayatında kendisi için özel birisiyle/birileriyle buluşmaya gidiyor belki sadece dışarıda gezip dolaşıp hava alacak, eğlenecek. diğer yanda ise oruçlu olan veya ibadetini yapmaya giden insanlar var. şimdi burada bir nokta koyup özgürlük kavramının taa bize ilkokulda öğretilen kısa ve öz tanımına bakalım. "karşındakinin yaşam alanını ihlal etmeden kendi hayatını sürdürebilmek". şimdi yine örneğimize dönelim. bu hanım kızımız çevresindeki kendisi gibi düşünmeyen hangi insanın sınırlarını ihlal etmiştir? şahsi kanaatimce ben burada bir sınır ihlali görememekteyim karşı taraf nefsine hakim bir ademoğlu/havvakızı olsun olmasın.
şimdi öbür yana geçelim. iki adam camiye teravih namazını kılmak üzere camiye gidiyor ve yukarıdaki örnekte tanımlanan kız yine aynı örnekte hayal edilen herhangi bir yere gidiyor ve adamlar "hacı var ya bunun gibileri hiç affetmeyeceksin, bunlara tecavüz müstehak" vesaire tarzında kendi aralarında konuşuyor. kızcağızın olan bitenden haberi yok. yok olmamasına da az evvel bahsi geçen et parçalarının düşünce özgürlüğü adı altında yaptıkları tecavüzün bir ufağı sayılabilecek olan taciz kelimesinin sözle taciz koluna bağlı olmuyor mu? eh neticede bir düşünce evet karşı tarafın sınırlarını zorlamadığı da düşünülebilir sığ bakıldığında fakat hangi tecavüz eylemi beyinde düşünülmeden icra edilebilir ki?
iki örneğe bakıldığında dolayısıyla eylemlerin birinden çok daha ağır olduğu derin düşünüldüğünde görülebilecektir. dolayısıyla özgürlük adına hiçbir çelişki de mevcut değildir.
