kendisi bir şeyi kanıtlamış bir yazardır. kendisi marksizmi ötekileştirme adına iğdiş edenlerin hedefi olmuştur. bu sayede bizde bir kez daha anlıyoruz: marksizmde ötekileşme kavramı amaçsız bir noktaya işaret eder ve dışsal bir uzuv gibidir. bu uzvun hakim kılınmaya çalışmasına marksizm izin vermez ve kusar, onu liberalizmin kölesi yapar. şimdi bunlarda nereden çıktı? bunları cevaplayalım.
bu yazıyı daha evvel yazmayı düşündüm ama anlamsız gelmişti, yazmamıştım. şimdi tam sırası galiba. kendisiyle ilgili bir yorum yapmayacapım, marksizm'i bilip bilmediğini tartışmayacağım ya da devrimci eşcinseller konusundaki tutumu hakkında bir yorum bulunmayacağım ama bunun üzerinden şahsına saldıranlara , üstelik bunu marksizm adına yapanlara baktıkça gülesim geliyor. türkiye solun da marksizm asla güçlü bir eğilim olamamıştır. sosyalist ve devrimci hareketler var olagelmiştir fakat kuramsal-felsefigeleneği az olan bir topraklarda marksizmle olan bağda düşük olmuştur. marksist diyalektiğe ve hatta yönteme yabancı kavramlar- filipin demokrasisi, cici demokrasi gibi- bulaşık bir marksizm siyasetine neden olmuştur. ama sanırım şimdiki durum bu bağın güçsüzlüğünden ötürü değil. bizzat sovyetlerin yıkılışının ardından marksizm'in külliyatına küfür eden kapitalist ideologların meyvesidir bunlar. hatta süreci ilerletirsek avrupa marksizmi'nin ideolojik kökenlerinden gelen liberal sapmalardır bunlar.
marks bir keresinde "insani olan hiçbir şeye yabancı değilim." gibi bir söz etmiştir. bu sözden hareket edenlerimiz iktidar perspektifinden uzak, marksist yönteme dayanmayan her türlü siyaseti kabullenme aşamasına gelmiştir. bunların uzantılarının sivil siyaset-askeri vesayet rejimi gibi eklektisizmde son nokta teorilerine değinmiyorum ama işte gelinen noktanın sonu demokrasi avcılığında burjuvaziye yedeklenmek oluyor.
şimdi burada eşçinsellerin, kadınların ya da ezilen halkların özel bir dinamiğinin olup olmadığını tartışacak durumda değiliz fakat sınıf perspektifinden bakan biri de bunların dinamizmlerinin sosyalizm ve marksizme kanalize edilmedikçe marksizmin iğdiş edileceğini de görecektir. bunu göremeyen liberal solcularımızda marksizm'i çöpe atmanın ve kirletmenin keyfine sigalarını bir kez daha keyifle içecekler. ne diyelim? marksizmi çöpe atıp oradan alırsınız sorun olmaz ama marksizm'in kendisi o kirliliği kalmaz. kirli siyasetin afişe edileceği zamanlarda da tarih sizi parçalar atar. bizden söylmesi.