ahmet yıldız

entry42 galeri
    8.
  1. ekşisözlük'ten muğlak'a göre:

    "çok fazla değil bir iki kere dost meclisinde kakara kikiri etmiştik sadece. öyle çok da bildiğim bir adam değildi neticede ama tanımıştım işte. o zaman sanırım 24 yaşındaydı, öğretmendi, güzel adamdı, şendi, şakraktı, insandı ve evet eşcinseldi. hiç de öyle insanların eşcinsel mekanı diye damgaladıkları yerde karşılaşmamıştık, aksine günlük hayatın içinde, bildiğin tophane'de, benim nargile dumanımın ötesinde kimseyi tehdit etmeden, olanca sahiciliği ve normalliği ile yanımızdaki yabancılara memleketin görülmeye değer yerlerini anlatıyordu, araya sokuşturduğu kıvrak esprileriyle.

    bir perşembe öğleden sonrasında eski bir dostun ısrarlı çalan telefonuyla dondum kaldım olduğum alışveriş merkezinin orta yerinde.

    "ahmet'i hatırlıyor musun muğlak, hani beraber nargile falan içmiştik?"
    "evet tabi, hani şu esmer güzeli olan, komik çocuk di mi?"
    "o komik güzel çocuk yok artık! ailesine söylemiş, gelip çocuğu vurmuşlar! cenazesini de sahiplenmiyorlar, iki gündür adli tıp morgunda! biz kaldırmaya çalışıyoruz, haberin olsun" dedi dostum telefonda titrek sesiyle... elimde yaldır yaldır bir sandalet öylece donakaldım bir süre..

    bir anne, bir baba kendi evladına, canına nasıl kıyabilirdi ki? hangi utanç katil olmanın utancından büyük olabilirdi ki? hangi leke, evladının kan üzerine sıçrayan kan lekesinden daha kalıcı olabilirdi ki? hangi insanlık tanımında, başkaları için tek günahı birini severken, aşık olurken onun eşey organını umursamamış olmak olan bir insanın ailesi tarafından vurulup, sonra da cesetinin kimsesizmişcesine ortada bırakılması olabilirdi ki? hangi ailenin namusu, 26 yaşındaki, gencecik, dürüst, işinde gücünde, zeki, dupduru, eşcinsel oğlunu kendi elleriyle öldürüp, ortada bıraktığında namus olurdu ki? peki ya evebeyn olma hakkı herkese verilmeli miydi sahi?..."

    girdi numarası: #13670553
    22 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük