Neden dinler bize hep günahlarımızı hatırlatır? ilk günahı bilmeyen yoktur aramızda, sanırım. Tanrıya inanmayan bir insan olarak peygamberlerin kusurunun burada olduğuna inanıyorum. Onlar günah işlediler ya da insanlığın günahlarından dolayı vicdan azabı çektiler. Tanrıları yaratanlar kötü insanlardır ve arınmak için uydurdular kendilerinden üstün varlıkları ya da sıradan şeyleri üstün özelliklerle donattılar.
Dostoyevski tanrıya inanan son peygamberlerden. Nietzsche tanrıyı öldürmek istiyor. Camus bütün bunlara seyirci kalıyor, intihar edecek kadar ya da intiharı düşünecek kadar çıldırmamis. Aslında hiçbiri tanrıyı bilmiyor. Einstein kadar bu konuda fikir üretebilecek insanlar değiller ya da darwin kadar.
Günahlarından arınmak istedi insanlık ve iyiliği unuttu. Suc ve cezada Dostoyevski bize iyi olduğumuzu hatırlatıyor. Kötülük ama içinde iyiligi de barındıran bir kötülük. Budala'da idam cezasına şiddetle karşı çıkıyor. Kötülük sonunda kötülüğü doğurur.
işte burada bulantı başlıyor? Bizler iyi insanlar mıyız? Yoksa ecinniler ya da dogville'deki köylüler miyiz? Kötülük olmadan deha ortaya çıkmıyor. Belki tolstoyun tek eksigi adam gibi bir kötü olmayisidir. Kötünun ruhunda sübjektiftir yasalar. Başı oksanmadigi için gider adam bıçaklar mesela.
iyi olmak! Hayır raskolnikov olmayı tercih ederim. Geriye yaşlı kadını öldürmek kalıyor. Ruh hastalarıyla ulaşın.
Tanrı öldü! Demek suçlu oldu demektir.
Bakışlarla öldürür cellatlar birbirini ve başkaldırı sürer gider.