ideolojik açıdan ciddi travmatik yanılsamalara ve patolojik bir hasta konumunda olmaktır. burada tekil tekil sağcı olan kişilerden öte sağın kadroları üzerinden türk sağı'nın yapısının eleştirilmesi daha doğru olmakla beraber bu ithamın kendisi de türk sağı'nın kadrolarına yönelik bir anlam taşımaktadır. egemen sınıflarla iç içe olduğunu söylemek bir noktaya kadar isabetlidir. bir noktadan sonra ise sağın kadroları üretememe probleminden ötürü sola sataşma ve onu sürekli tasnif etmeye girişir. eylülizmin azgın gericiliğinden itibaren türkiye'nin aklıyla oynayan sağ, türkiye'nin çürütülmesidir. haliyle sağ kesmin tabanı da "vatan, millet ve din" adına konuştuktan sonra yolsuzluklara ve vatan hainliğine saplanmış kişileri el üstünde tutmaktadır. çünkü türkiye'de emperyalizmin kendisi toplumu alıklaştırmış, sınıfın belini sonuna kadar bükmüştür.
günümüzde solu tartışan sağın nasıl da kompleksli bir yapısının olduğunu bir kez daha görüyoruz. milliyet'te yazılanlar, taraf'ın sağa yeni bir soluk getirmesi ve zaman'ın sola karşı kin kusması bunların her birinin bir göstergesidir. sosyalizmi sanık sandalyesine koyup, marjinal ilan eden şahıslar sosyal demokrasinin kendisini sınıf politikalarından vazgeçmekle suçluyor. sınıf politikasıyla gelen sosyalizme ise "bunlar geçti." bahanesiyle kendi tutarsızlığını göstermektedir. sosyalizmin kendisi bir toplumsal kurtuluş projesini temsil ederken, sağın kalmeşörleri bunu es geçerek "bize projelerle gelin." demesi ise komik kaçmaktadır. siz hiç solun "sağı tartışıyoruz?" diye ortalıklarda gezdiğini gördünüz mü? solu sağı beğenmez ve tanımlar yalnızca sağ ise birikimsizliğin eseri olarak solu tasnif eder, düzene eklemleye çalışır. soldan kusulanlar da buna tav olur, bu zokayı yutar. tabi tüm bunların hazmı zor olduğu için anlamsızlaşır ve çıkarılır. bunları yemek zordur!
not: türkiye'de sağcı olmaktan öte sağ kadroların günümüzde sol'u tasnif etmesi tartışılmıştır. yani bir nevi "ne olacak bu sağın hali?" sorusunun cevabı kısa bir açıklmayla geçilmiştir.