yerel bir gazetede hakkinda ozlem kokulu bir yazi yazilmis sehrim;
ANKARA'DA SONBAHAR
Sabah uyanıp camdan dağa baktığımda artık başka bir şehirde olduğumu bir kez daha farkettim. Sonbahar Manisada ne kadar farklı şimdi Ankarada her taraf kızıl sarı yapraklarla kaplıdır. Yolda yürürken yaprakların çıkardığı ses içinizi bir tuhaf yapar. Garip bir hüzün çöker nedenini bir türlü bilemezsiniz. Seversiniz bu hüznü rahatsız olmazsınız. Etrafa daha bir alıcı gözle bakarsınız. Parkta oynayan çocuklar, elele yürüyen yaşlı çift, birbirlerine sıkıca sarılmış gençler daha bir hoş görünür gözünüze. Botanik Bahçesi, Seymenler Parkı, Kuğulu Park şimdi her zamankinden daha da bir güzel daha da bir huzur doludur. Tunalı Hilmi Caddesi'nde, Bahçelievler'de turlayan gençler daha da bir neşelidir. Hepsinde yaz tatili sonrası arkadaşlarına, sevgililerine yeniden kavuşmanın heyecanı vardır.
Ankara'da sonbaharda sabahları işe giderken ve akşam iş çıkışında halk dilinde ahmak ıslatan Ankaralıların ise memur ıslatan dediği yağmur ciseler. Islanmadan eve ulaşabilirseniz kendinizi şanslı sayarsınız. Hep artık bugün şemsiyemi unutmayacağım diyerek kendinizi şartlandırır,sonra da işe yetişmenin telaşı ile unutursunuz. Arkadaşlarla şemsiyeyi paylaşmanın keyfi de bir başkadır aslında. Birbirinizi ıslatmamak için bir telaşa kapılır şemsiyeyi birbirinize doğru iter sonunda ikinizde ıslanırsınız.
Artık Devlet Tiyatrosu, CSO (Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası) gösterileri sahnelenmeye başlamıştır. işyerinde onbeş günde bir, bir gönüllü bilet alma işine talip olur ve öğle tatilinde bilet almak için o uzun kuyruğa girer. Binbir zorlukla alınan biletler bir türlü beğenilmez, herkes hep en iyi yeri ister. Birilerinin gönlü hep kırılır. Ama gelenek hiç bozulmaz onbeş günde bir cuma akşamları hep birlikte tiyatroya ya da cumartesi sabahları konsere gidilir.
iş çıkışları, ya alışveriş için Sakarya caddesi'ne gidilir ya da herşeye boş verilip Mülkiyelilere, Sonbahar akşamları herkes oradadır. Tüm gün işyerlerinde, okulda yaşanan ağır hava bir tarafa bırakılmış, öğrenciler, mezunlar, hocalar hep birlikte Türkiyeyi , insanları , çocukları konuşmaktadırlar. Bu mekanda herkes birbiri ile dosttur. Siyasi görüş, etnik köken vb değerler burada aynı sepetin içinde bir olur. Amaç hep aynıdır.Herkes için daha iyi bir hayat.
Şimdi kültür etkinliklerinin başlama zamanıdır. Atakule'de her cumartesi bir konferans düzenlenir. Üstün Dökmen, Erdal Atabek, Atalay Yörüköğlu ve diğerleri Ankaralılar ile buluşurlar. Salon hep ağzına kadar doludur. Ayakta konferans dinlemenin de ayrı bir tadı vardır. Ayaklarınız yorulurken ruhunuz dinlenir.
Ankara'da sonbahar sinema zamanıdır. Ankara Film Festivali başlamıştır. Cuma ve cumartesi akşamları sabaha kadar devam eden film gösterilerine hep gitmek ister ama bir türlü cesaret edemezsiniz. Yine de her cumartesi akşamı sinema akşamıdır. Sinema çıkışı alınan sıcak kestaneler Akay yokuşu'nu tırmanırken daha tadına varmadan çabucak biter.
Her yerde olduğu gibi Ankara'da da sonbaharın gelmesi ile birlikte artık üniversiteler açılmıştır. Sokaklarda, pastahanelerde, kahvehanelerde gençler cıvıl cıvıldır. Alışveriş merkezleri sevgileri ile gezinen gençlerle doludur.
Öte yandan şimdi yaşadığınız şehir Manisa da çok güzel bir şehirdir. Manisa'da yaşam kolaydır. Gidilecek mekanlar, resmi daireler, bankalar burnunuzun dibindedir. Trafik telaşı yoktur. Herkesin birbirini tanımasının garip bir çekiciliği, esnaf tarafından tanınmanın verdiği bir güven duygusu vardır. Ankara'ya göre hayat daha ucuzdur. Buradaki sinemalarda da en son filmler oynar, burada artık arkadaşlarınız, dostlarınız vardır, işiniz, sevdiğiniz adam bu şehirdedir ama eksik kalan bir şey vardır. Bu şehrin caddeleri, Sakarya Caddesi'nin, Seymenler Parkı'nın, Kuğulu Park'ın, Tunalı Hilmi Caddesi'nin yerini tutamaz ve hep kulaklarınızda Manisa'ya yerleşen bir başka gurbet gelininin şu sözleri yankılanır: "Manisaya geleni tam 35 yıl oldu. çocuklarım oldu, evlendiler, torunum bile var, evim de burada ama 35 yıldır hala bir gün Ankara'ya döneceğimin hayali ile yaşıyorum."
Bu sözlerdeki acıyı , özlemi bir tek Siz ve Sizin gibi Ankara Sevdalılar anlayabilir , diğerleri anlayamaz. Bunu bilir ve bu özlem ile yaşamaya devam edersiniz.