kişi: kafasının yan taraflarında yer yer beyaz saçlar belirmiş, geçim derdini iyiden iyiye hissetmeye başlamış, geçmişe hasretle; geleceğe dehşetle bakan bir garip adam. ya da çocuk. bak burda bile hemfikir değiliz.
yer: yeni bi hayat kurmak için uygun zemin olduğuna inanılan bir büyük şehir.
yan karakterler: anne baba, amca teyze cart curt.
olay: buyrun birlikte izleyelim.. cıızzzrrrttt ciiyuuww (bu ne derseniz, sinema salonlarındaki projektörün çalışma sesi derim).
bu adam arafda birader. ne o tarafta ne bu tarafta. ne civciv ne horoz. bu adam,
a) ne giysin?
yaklaşık 10 senedir yaz kış ayağında konversle dolaşmış bu yiğidin, iş hayatı denen postmodern köle düzeninde 'şık' görünmesi için kunduramsı bişeyler giymesi gerekiyor. babanın ayak tabanı alışmış, düz tabanlı ayakkabılara; daha ilk günden ayaklar su toplar; topuklardan yukarı doğru iğne batar gibi gıdıklar gibi acayip bi sızı yükselir filan. önünde iki ihtimal var: ya götündeki kılları kadayıf olmuş fakat ruhu tazecik bi genç kızınkiyle yarışacak delişmenlikte olan eski tüfek rockçılar gibi (en yakın misal guven erkin erkal. sonra mansur forutan var.) svit üzeri tişört, lastik ayakkabı takılacak; ana babasının türlü türlü fırçasını, sitemini yiyecek. ya da dümen kırıp giriverecek takım elbisenin içine. iş dışı zamanlarda da götünü ayan beyan ortaya çıkaran beyaz keten pant... off, yazamıycam daha fazla. jigolo gibi...
b) ne dinlesin?
daha demincek, yüzyıl da geçse demincek, kulaklığında bangır bangır pentagramla okula gidiyordun totoş! n'olacak şimdi? büyüdün ya, normal insan olman gerekiyor ya, serdar ortac'tan girer ibrahim tatlıses'ten cikarsin artik ya da muhite gore artik klasik muzigin giygiyiyla arsa yukselir ya da kayisi temelli koparipneşet ertaş`dan goğül dağını ezbere alırsın.
c) ne izlesin?
sevgiliyle öğrenci evinin tek ayağı kırık ikili koltuğunda büyük bi huzurla itörnıl sanşayn of dı spotlıs maynd'ı izliyordun, kutup çizgisi aşıklarından kendine pay çıkarıyordun filan. şimdi adam oldun ya, haber izle! babandan bunu gördün zira. büyük adam haber izler.
d) ne okusun?
lan eşşek kadar adamsın, yaşıtların ev taksidi ödüyor, sen daha 'ehe ehe, umut sarıkaya süper yazıyor, çemçük ağızlı adama bak ehe ehe' diye mizah dergisi okumadasın. tez zamanda o dergilerin yerini skindirik bi bestseller kitap alacak. kişisel gelişim kitabı olabilir. lider olacan ya pezevenk!
e) muhiti neresi?
ne süper olurdu gene akşam yemeğinden sonra arkadaşlarla mahallenin bi duvar dibine çöküp kutu biraları yuvarlasan. oyuncu başına 3 yancının düştüğü kavgalı gürültülü okey maçları çıkarsan. halı sahada adam geçse top geçmese... ama akşam işten arkadaşlarla -veya hemencik büyümüş eski arkadaşlarla- herkesin sınıf atlamaya çalıştığı boktan bi restoranda çatalla kaşığı koordineli biçimde kullanman, 'ahahahah' diye gülmen, araba fiyatlarından; iş hayatından konuşman gerek. vay skeyim ben o masadaki muhabbeti!
f) ne anlatsın, ne konuşsun?
aha en çok zorlanacağın yer burası. hacı ben çok açık konuşuyorum, yukarıda anlattığım masada ağzımı açıp tek kelime etmiyorum. ne desem olmuyor.
yetişkinliğe geçiş dönemindeki adam deve kuşu gibidir. ne devedir; ne de kuş. çocukluk, gençlik elden kayıp gidiyordur da, ele gelen yeni hayat vücuda hiç oturmuyordur...
