öncelikle bir adanalı olarak; adanalılığın övülmesi ve abartılmasından nefret ederim. Bu bağlamda tersine memleketçilik vardır. o yüzden bu diziyi de epey süre izlemedim ve izleyenleri eleştirdim. daha sonra bir kaç arkadaştan dizinin içeriğine dair duyumlar edinince halihazırda blutv üyeliğimin de olması hasebiyle 1-2 bölüm şans vermek istedim. açıkçası abartılı bir adana ve adanalılık övgüsü, güneşe ateş ediyok haa kafası falan beklerken dizinin hiç de böyle bir şeyden bahsetmediğini gördüm.
Tüm dünyanın bir gerçeği olan "getto" kültürünü olanca çıplaklığıyla ele alan bir yapım. Abartı var mı, şüphesiz var. ama abartılınca dizi oluyor zaten. kenarda köşede, dışarda kalmış bu varoş kültürün aslında içerisinde nasıl bir dünya barındırdığını ele alıyor. dizide adanalılık vurgusu hiç olmamakla birlikte, gerçekliğe uygun olarak batıya göç etmiş kürt kökenli yurttaşların tarihsel hikayesini görüyoruz. bu anlamda da ayrıca önem arz ediyor bence.
illegal işlerin, karanlık sokakların, mafya, hırsızlık, uyuşturucu üçgeninin abartılı bir şekilde işlenmesi bazen insanı sıkıyor olsa da, bu kültürün içinde, kıyısında, yamacında bu gerçeklerin olduğunu da unutmamak gerekiyor.
dizinin uyuşturucuya savaş açmış gibi görünmesi ayrıca değerlendirilebilir. lakin kötü bazı mesajları da yok değil. mesela sürekli bir şekilde dizideki karakterlerin "bu mesele artık benim şahsi meselemdir, kan davamdır" gibi bir düşünce tarzına girmesi günümüz gençlerini eften püften meselelere gereksiz anlamlar yüklemeleri açısından olumsuz yönlendirebilir.
abicilik, adamcılık, dayıcılık, otonomi gibi kötü mesajlar da mevcut. her şeyden önce devlet, hiçbir bölümde ve olayda sorun çözücü yahut yardım istenen bir yapı olarak gösterilmiyor.
vs.
tüm bunlar ışığında, takip etmeye devam ediyorum. önerir miyim, öneririm.
