mahmud derviş

entry3 galeri
    3.
  1. Filistinli şair Mahmûd Derviş'in (13 Mart 1941- 9 Ağustos 2008) Arapça yazan ünlü Kürt yazar Selim Berekat'a ithaf ettiği şiirin Mehmet Algan tarafından yapılmış Türkçe çevirisini aşağıya alıyorum.

    Mahmud Derviş: "Kürdün Sadece Rüzgârı Var"

    Selim Berekat’a

    Kürt, onu ziyaret ettiğim zamanı hatırlıyor; akşam yemeğini…
    “Benden sana!” diyerek onu süpürgeyle uzaklaştırdığını.
    Dağlar yine aynı dağlar. Ve votka içiyor
    tarafsız bir hayalde kalmak için: Ben
    mecazımda yolcuyum ve yoldan çıkmış turnalar
    ahmak kardeşlerim. Ve silkeliyor gölgeleri
    kimliğinden: Kimliğim dilimdir. Ben… Ben.
    Dilimden ibaretim ben. Dilime sürgünüm ben.
    Ve Kalbim bir Kürt cemresidir mavi dağlar üzerinde.. /

    Lefkoşa kasidesinde derkenardır.
    Diğer bütün şehirler gibi. Yönleri taşıyan
    bir bisiklette. Ve dedi ki: Bana düşen son
    yere yerleşeyim. Böylece boşluğu seçti ve uyudu.
    Cinler kelimelerini işgal etti edeli düş görmedi.
    [Kelimeleri adaleleridir. Adaleleri kelimelerinindir]
    Düş görenler dünü kutsarlar ya da altın yarınların
    kapıcısına rüşvet verirler. Ne yarınım var benim
    ne dünüm var. işte şuracık
    beyaz alanımdır benim. /

    Onun evi horoz gözü gibi temizdir..
    Saçlar gibi dağılmış olan aşiret reisinin
    çadırı gibi unutulmuş. Eğirilmiş yünden
    bir seccade. Aşınmış sözlük. Aceleyle ciltlenmiş
    kitaplar. Kahvehane hizmetkârının
    iğnesiyle işlenmiş yastıklar. Kuşları ve
    domuzu boğazlamak için bilenmiş bıçaklar.
    Porno filmleri. Belagate muadil diken demetleri.
    Kiralanabilir bir balkon. işte tam burada Türkler ve
    Yunanlılar rol değiştirir sövüp saymada.
    Bu hem benim tesellimdir hem kara bir şakanın
    sınırlarında nöbet bekleyen askerlerin tesellisidir.. /

    Üzerinde uzlaşılmıştır, bu yolcu yolcu değildir..
    Kuzey güneydir, doğu batıdır serabın içinde.
    Rüzgârların çantaları yoktur, görevi yoktur tozun.
    Sanki özlemini kendi dışına gizler, şarkı da söylemez…
    Akasya ağacının gölgesine sığındığında yahut saçlarını
    hafif bir yağmur ıslatırken şarkı söylemez…
    Bilakis, kurda yalvarır, kapışmaya çağırır:
    Gel ey köpek oğlu, bu gecenin davulunu çalalım
    ölüleri uyandırıncaya kadar. Çünkü Kürtler
    hakikatin ateşine yaklaşıyorlar, sonra
    şairlerin kelebeği gibi yanıyorlar/

    Anlamlardan ne istediğini biliyor. Hepsi
    saçma. Tuzakları vardır kelimelerin,
    çelişiği bir saçmayı avlamak için.
    Kelimelerin bekâretini bozar ve sonra
    bakir olarak sözlüğüne döndürür.
    Alfabenin atlarına kuruntu verip
    koyunlar gibi tuzağına düşürür,
    dilin kemiğini sıyırır: Kayboluştan intikam aldım.
    Sineklerin kardeşlerime yaptığını yaptım.
    Yakalanmış av gibi kalbimi pişirdim.
    Asla istediğim gibi olamayacağım.
    Yeryüzünü bir kasideden daha az ya da daha çok sevemeyeceğim.
    Kürde içinde barındığı ve içinde barınan
    rüzgârdan başkası yok.
    Ve bağımlı olduğu ve kendisine bağımlı olan
    eşyanın ve yeryüzünün sıfatlarından arınmak için…/

    Meçhul seslenirdi: Ey özgür oğlum!
    Ey sonsuz bir kazanın kepçesi! Eğer
    babanı asılı görürsen göğün ipinden indirme,
    ve onu senin harika marşının pamuğuyla kefenleme.
    Onu gömme ey oğlum, rüzgârlar Kürdün
    Kürde vasiyetidir sürgününde ey oğlum…
    Etrafımda çok kartal var ve senin etrafında
    geniş Anadolu’da.
    Cenazem gizli, sembolik, dumanı al
    kaderlerine doğru ve çek! Senin göğünün ilk katını
    sihirli sözlüğüne. Ve uyar zehirlenmiş yaralı umudunu
    O bir vahşidir sense şimdi .. Sen şimdisin. Özgür bir hurafeci,
    Ey kendinin oğlu, sen azadesin
    babandan ve isimlerin lanetinden../
    Dille galebe çaldın kimliğe
    Kürde dedim ki, dil ile intikam aldın
    kaybolmuşluktan
    Dedi ki: Çöle yürümeyeceğim.
    Dedim ki: Ben de…
    Ve rüzgâra doğru baktım /
    - Akşam kör oldun

    - Akşam kör oldu!

    Çeviren: Mehmet Algan
    afro dergisi, sayı 1, 2014
    2 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük