sinemanın gördüğü en büyük ikonlardan biri, spagettilerin "blondie"si ve çürümüş san fransisco sokaklarının "harry"sidir. neredeyse boş filmi olmayan aktör zamanla yönetmenliğe de el atmış ve "unforgiven" la da oscar'a kadar uzanmıştır. (sonrasında aldı mı bişey imedebelemek lazım, bilmiyorum) sergio leone westernlerinden sonra çektiği 1971 yapımı "dirty harry" ile gelmiş geçmiş en sert, en maço polis dedektifini oynamış ve akabinde benzeri defalarca çekilecek filmlerin önünü açmıştır. 70'ler boyunca bir "harry"e takılıp, bir de western çeken üstadın bu dönemde yaptığı "outlaw josey welles", "high plains drifter" gibi westernler gerçekten de çok başarılı filmlerdir. bu filmleri seyreden sıradan bir ademoğlu için bir daha hiçbir kovboy, clint kadar karizmatik olamayacaktır. (arada "eiger sanction" ve "beguiled" gibi farklı ve düzgün işlere de imza attığını unutmamak gerekir) 70'lerde hemen her filmiyle iş yapan aktör seksenlerle beraber bir miktar çaptan düşse de, doksanlarla beraber ve özellikle "unforgiven"la yine kendisinden bahsettirmeyi başarır. bu filmle hem kendisiyle, hem de western türüyle çok saygılı bir şekilde hesaplaşır aynı zamanda. (zaten artık oyunculuktan çok yönetmenlik yapmakta) karizmatik aktörler kuşağının hala ayakta kalan bir kaç çınarından biri olan eastwood'un bir diğer farklılığı da çağdaşları olan steve mcquenn, james coburn ya da charles bronson gibi döneminin en sevilen erkek aktörleri arasına girmesi fakat onlardan bir adım öteye de geçip sonraki kuşağın birkaç kahraman ve tiple yarattıkları efsane bileşenini çok önceden yakalamasıdır. (sly'ın rocky ve rambo'su, arnold'un conan ve terminatör'ü varsa, clint'in de "blondie" -ya da isimsiz kovboy diyelim biz ona- ve "kirli harry" si vardır.
hatice bir yana, diyeceğim şudur ki, otuzuna gelmiş bir erkeğin arşivinde en az iki düzine kadar clint eastwood filmi olmaması sadece gafletle açıklanabilecek bir durum değildir.