öncelikle demokrasi kavramından ne anladığımızla ortaya çıkacak tanımlamadır.
ve şöyle bir gelişim söz konusu olursa türkiye de demokrasi (bazı yazarlar burjuva demokrasisi diye itiraz edicekler haklarıdır) tanzimatla birlikte ortaya çıkmış ve günümüze kadar varlığı ile yokluğu hep tartışlmıştır.
lakin bizim kabul edebilceğimiz tarih 2.mahmud'la başlayan tarihtir.
bunun içine daha sonra jön türk haraketi (mithat paşa) reformist bir edayla impartorluğun meşruti monarşi (padişa dayalı meclis yönetimi) tezini türkiye'de gerçekleşmesi sağlamıştır.
peki bu ne kadar demokarisydi ve kitlelere istediğini verebildi mi?
bu sorun cevabını aslında gelişen süreç içerisinde bulabiliriz ama baştada dediğim gibi demokrasi kavramından ne anladığımız ve nasıl yorumladığımızla ilgilidir.
biz tanzimat haraketini neye göre hangi gelişimlere göre başlattık.
burda halkın tepkisi çok önemli değil mi?tepeden indirilme bir anlayış halkın iradesie bağlı kalmadığı sürece ne kadar işlektir?
bizler türkiye halkları olarak bunu ne kadar istedik ve bizim istediğimiz demokrasi anlayışı şu an ki ab'nin demokrasi anlayışıyla özdeşmi?
tanzimatta avrupa istediği için reformlar yapıldı peki şimdi yine ab istediği için reformlar yapılmıyor mu bu anlayışın halk'ın iradesi olduğunu kim söyleyebilir!
kendi ithal ettiğimiz anlayış,
hiç bir zaman bu ülkede bu kavramın yerleşmediğini,bütün bunların bir denge politakası unsurlarından başka bişey olmadığını 12 mart, 12 eylül ve en önemlesi eylüzm sonrası kitleleri koyunlaştırmakla demokarasinin ne demek olduğu veya bu ülkede nasıl anlaşıldığını açıkça ortaya sergileşmiştir.öyle bir anlayış ki zengini zengin eden fakirin sadace karnını doyuran ve bir ülkede iç savaşın sermayedarlar tarafından bir kazanç olarak görülmesi bu ülkede demokasinin ne demek olduğunu kanıtlamaktadır.
ve son olarak bu ülke halkının bu şekil bir ithal ve yardakçı bir demokrasi anlayışına ihtiyacı yoktur...