yugoslavya konusunda yüreği yaralı bir sevgilidir kusturica. o "bütün" bir yugoslavya'ya inanmış. farklılıkların insanları ayırmaması gerektiğine inanmıştır. bir ateistir ve üzülerek, dinin kendi ülkesini kana bulamasına tanık olmuştur. bir anarşisttir ve kana bulanmış yaşlı gözlerle dünya devlerinin, kendi ülkesinin uluslarını nasıl bir savaşın içine itelediğini görmüştür.
kusturica suçludur belki evet, yugoslav iç savaşı olanca vahşetiyle sürerken ve bosna'ya her gün bomba düşerken o tarafsız bir bakış açısıyla underground'ı çekmiştir. tek demeye çalıştığıysa savaşın herkes için kötü olduğu ve savaşların hem mağdur kesimden hem de zalim kesimden liderlerin kendi pis karları için körüklendiği, dış güçlerinse dha çok sialh satıp daha fazla para kazanabilmek için acımasızca bu vahşeti harladığıdır. kusturica büyük resime bakmıştır, kusturica asıl doğru olana bakmıştır. ama orada boşnaklar acımasızca katledilirken ve avrupa'nın büyük bir kısmı bunu görmezden gelirken bu kadar sakin ve soğuk kanlı olabilmek garip, belkide yanlıştır.
Kusturica tek bir şey der savaş hakkında. savaş kötüdür ve bundan insanlığın hiçbir karı yoktur. kar edenler hep dış aktörler, büyük güçler ve katil ruhlu liderlerdir. underground'ta yugoslav iç savaşına dair tarafsız kalarak belki de istemeden taraf olmuştur. yapmak istediğiyse sadece yitip giden yugoslavya'ya saygı duruşunda bulunmaktır.
bu yazı kusturica sinemasından ziyade onn dramı üzerinedir. ilk filmi "do you remember dolly bell" saray bosna'da; son filmi "promise me" ise belgrad'ta geçer. işte kusturica'nın dramı budur.