"onu, sevebileceğinin en yücesiyle sevdin.
titreme daha fazla kalbim.
bağışla kendini artık onu da
bırak gitsin.
bırak gitsin.
o senin ezel gününden kaderin
sen onu nasılsa bin kere daha
seveceksin."
hayatım boyunca bana en çok dokunan şiirin şairi, öyle ki her okuduğumda ya da zihnimde canlandığında inanılmaz hüzne boğuluyorum, canımı yakıyor. ağlamak istiyorum üstelik. karamsarlığa sokmuyor değil ama şu aralar ruh halimi yansıtan yegane şey, ruh halim tam olarak bu şiir. kalemine sağlık birhan keskin! şunları da bırakayım:
taş parçaları/moğollar/eser gökay
fatih çölgeçen - taş parçaları
şiirden hayli kısım paylaşacağım tabi ki
ııı
madem arkandan ağlamamı bile çok gördün bana
al bu taşlar senin olsun… o halde ve bundan böyle
bütün davullar vursun, telleri kopsun sazların
boşluğa bağırsınlar, birlikte;
kan kusacağız.
kan kusacağız.
madem dünya bunca zalim
madem yakışmıyor kalbimize.
bütün davullar gümlesin
boşluktan gelen, boşluğu dolduranı
boşluğa böğüreni
vursunnnn.
bak! nasıl kan kusuyor külde uyuyan
dünya görsün.
vıı
dünya ne ki sevgilim,
benim sana yaptığım kubbe yanında?
düşsün, olsun, bırak,
içinde yıldızlar patlıyor.
kolaydır inanmak kadar inanmamak da.
ister sal kendini dünyaya, ister kal yanımda.
her şeyden öte öyle sevdim ki ben seni
yoluna baş koymak diyoruz
biz barbarlar buna.
x
ey kimselere değişmediğim
ayrılığın neden bunca ağır?
xııı
darmadağınım.
darmadağğğnıııımmmm ve
hepsi burada; aprın çor tigin
haşim, kadı burhaneddin
hepsi burada, kör, topal, haşin
bağğğğrrrrıyorlar:
bırak soğusun,
bırrrak soğusssuuun
bırak soğusun parçaların
tekrar bitiştiğinde
başka bir şey olacaksın.
xvııı
en acısını sevgilim en acısını
tadayım istedin:
en acısı buydu.
xx
gitmek mi yitmektir kalmak mı artık bilmiyorum
yerini yadırgayan eşyalar gibiydim ya ben hep
ve inançlı, gitmenin bir şeyi değiştirmediğine.
bilemem, belki bu yüzden
ben sana yanlış bir yerden edilmiş
bir büyük yemin gibiydim.
beni hep aynı yerimden yaralayan o eve
yine de döneyim döneyim istedim.
xxııı
biz iyileşemeyiz diyor ilhan
biz iyileşemeyiz bunu bil, diyor,
biliyordum: ağırdı
biliyordum: çok ağrıdı
biliyordum: adım adım
…
ben seninle sevgilim
mutsuz ama bahtiyardım.
xxıv
bir masal
bir taş ağırlığında olabilir mi?
olurmuş meğer
birlikte bir masala inanmak istedim
ben seninle, sadece bu.
sen beni tek
tek
tek
bıraktın.
benim artık taş taşıyacak,
taş kaldıracak, taş atacak
halim mi var!
xxx
kar şiddetle rüzgârla büyük bir kırgınlıkla
vardı gece yarısı dağlarına. gelemem artık yanına.
ben kaybettiğime ağlayayım sen kaybettiğine ağla.
xxvııı
ömrümü adadımdı.
elimden aldığın ve parçaladığın şey bu!
adaletin adını neden anmıyorsun burada da?
o yüzden büyük yaram
o yüzden büyük öfkem
o yüzden dinmiyor
içimde hepsi, hıncahınç.
xxxıı
ömrü gurbette geçenler gibiydim senin yanında
duymadın mı, çok söyledim?
o uzun gurbette,
ben senin “adalet” diye diye nasıl unufak olduğunu
gördüm.
göre göre, duya duya
yine de bigâne olarak her şeye.
bilmedin ki; ben senin gurbetinde delirmemek için
kalbimin aklıyla ördüğüm bir yıldızlı kubbede yaşadım.
tecellinin içinde ecel durur sevgilim, görmedin mi?
adaletin içinde bir zalim oturur.
xxxxııı
fazla insansın sen sevgilim fazla insan
bir barbarım ben oysa, bir hayvan
dilim bağışlamaktan söz eder benim
seninki adalet ve intikam.
söylemeye gerek var mı sevgilim
söylemeye gerek var mı şimdi
yetiştirdiğim en iyi nişancı vurdu beni
klimanjaro’nun karları sevgilim
klimanjaro’nun karları
innnnniiiiiiyor aşağı.
xxxxı
bir nefeslik can kalsaydı sana üflerdim canımdan
diyecekler; çok yüksekti ondaki zindan
görmeli, eline almalı, sıvazlamalıydın, öğretemeden
yazgına kanat ol kol ol diyemeden ayrı düştüysem senden.
buna yanarım çok, en çok buna yanarım inan.
onaramazdım kırdığım yerleri
onaramazdın kırdığın yerleri.
son bir nefesle sana sarıldımdı.
en acısı buydu.
en acısı buydu.
xxxıx
aşk iki kişi arasında asla eşitlenmeyendir
ben bir divan şairi değilim ki sevgilim
sana bercesteler düzeyim
yine de giderayak, gözlerine, ellerine, ayaklarına
tutulmuşluğumu herkes bilsin isterim.
ben bu çıldırmış vaktin, ben bu yılan zamanının
paramparça edilmiş şairiyim. ne diyeyim!
yine de içimde, çok eskiden kalma bir
ya leyl… ya leyyyllllllllllllle.
bir çöl gecesine ismini bırakayım