vaudeville for vendetta

entry647 galeri
    170.
  1. sevgili vanti lator dostumuzun #3981812 no'lu entry'sine cevabımdır:

    öncelikle şunu belirteyim: vanti lator, varlığının farkında olmadığımı ve olmayacağımı ifade etmiş, yanılmış. ben, sözlükte bilinen yazarların aksine -ve onlardan ziyade-, uludağ sözlük gibi bir ortamda az tanınır olmalarına şaşırmadığım kisil, nekrofili, benn, ceviz agaci ve hosaf gibi aslında birçok mevzuda da fraksiyonel farklılıklara tekabül ettiğimiz yazarları okur, takip ederim. vanti lator, elbette bu güruha dahil edebileceğim kadar büyük bir yazar değil, hatta adı geçen yazarlara kıyasla, henüz çaylaklığı aşmış değil. dikkatimi çekmesine sebep, ne politik, ne dini ne de mizahi meseleler üzerine yaptığı yorumlar değil; yazarları tahlil etmek konusunda müthiş bir potansiyeli olduğuna inanmam ve zaman zaman da buna müşahade etmemdir. kısacası, kafasındakileri toparladıktan sonra elbet bir zaman buraya da uğrayacağını biliyordum.

    *** ara not:vanti lator üzerinden bir de eleştiri yapalım. bilginin sınırsızlığını unutmuş, herkesten ve her şeyden, duraksız bilgi edinilebileceğini unutan hıyarağaları yaşından dolayı eleştiriyor bu arkadaşı, yani belden aşağı vuruyor. bu adama -yaşından dolayı-, "siyaseti senden mi öğreneceğiz?" tavrı takınan varoşlar, ilginçtir ki liseden mezun olalı 2-3 seneyi geçmemiş adamlar. bir başkası, yine yaşı hasebiyle politika üzerine yeterli bilgi birikimi olamayacağını söylerken -ki doğrudur, lakin bu hemen her yaş için geçerlidir- yine liseden mezun olalı 2-3 sene olmuş heriflere salt aynı politik yörüngede yüzmesinden mütevellit, bilgili/birikimli olarak addedilebiliyor aynı herif tarafından. e ulan 3 senede koskoca siyaset bilimini hatim mi etti bu herif, yetkin mi kıldı kendini? hiçbir bok bilmediğiniz öyle aşikar ya neyse. ***

    inceden desteğimizi verdikten sonra mevzuya geri dönüş yapalım. öncelikle vaudeville for vendetta nam yazar, hiçbir gruba, hiçbir sınıfa, hiçbir tarza dahil değildir, denenmişi denememiştir, özgündür; dolayısıyla kelime oyunları, sosyal tespitleri, psikolojik tahlilleri, bağları, hikayeleri, nadiren de olsa hayata nazar etmesi; kendisini onlardan ayıran çokça özelliğinden birkaçıdır. onlar ki, hayatını üç yüz kelimeyle idame ettiren nicelerine nazaran farklı kelimeler kullanmasını garip karşılayanlarca; az buçuk kitap okumuş, eli de kalem tutan başka üslupların yazarlarıdır. yani demem o ki, vaudeville for vendetta, yani ben ve entry'de müsaadenizle cümlelerimin öznesi de artık "ben" olacak, herhangi bir çaba içinde değilim, çünkü çabalayacak kadar önemsemiyorum ve hatta yazmak benim için bir çaba gerektirmez, bir arka plan hobisidir sadece. insan ihtiyaç duymadığı ya da arzulamadığı bir şey için çaba ya da kastedildiği üzere "ekstra çaba" göstermez. vakti evvel bi dümbük de, "moderatör olduktan sonra bi rahatlama mı geldi nolduysa, eski vaudeville'i aratıyor" mealli bir şeyler çiziktirmişti. lafa bak. moderatör olduktan sonra rahatlamışmış. ulan sözlüğe yazar olur olmaz götümüze kazık sokuyolar da moderatör olanlardan o kazığı geri mi çıkarıyolar, böyle mi anlamalıyız? e sen entry girerken götünden sağnak ter boşanıyorsa, beni niye kendin gibi belliyorsun oğlum? işin esprisi bi tarafa, moderatör olmadan önce her an sözlükten atılma tehlikesi mi yaşıyordum da bir anda rahatlayıverdim? çaba maba yok, bu konuda anlaşalım, yerleştirin güzelce kafanıza.

    gelelim popülarite mevzuuna. bu aslında benim için çok acı bir sıfatlandırma olmuştur. öncelikle şunu bilmek lazım ki, işini iyi yapıyorsan, özellikle sözlük gibi; beğenilerin oylama, nick altına entry girme ya da özel mesaj gönderme gibi yol ve alternatiflerle ifade edilebilen bir ortamda popüler olman kaçınılmazdır. iyi yazıyorsun, adam okuyor kardeşim, ne yapalım yani, "popüler falan olmak istemiyorum, entry'lerime erişimi de kapattırıcam, mahkemelerde sürüneceksiniz lan!" mı demeliyim? kaldı ki, popüler olmak kötü bir şey de değil, okunmak için yazıyoruz en nihayetinde. fakat, sevgili vanti lator, entrysinde beni popüler olmakla "suçlarken", aslında "piyasa" yazarı olmaya başladığımı kastediyor, kavramsal bir bocalamaya giriyor. fakat yine kendisinin gözden kaçırdığı bir ayrıntı var ki, yazılarımı piyasaya ya da ortalamaya değil, ehl-i zeka adamlara hitap ederek yazıyorum ben, ortalama da beğeniyorsa, şu noktada beni suçlamanın bir manası yok. sözlük elitinden (ki görüldüğü üzere üçü beşi geçmiyor sayıları) takdir görmeyi tabii ki beklemiyorum, çünkü -belki çok narsist bir esans olacak ama- kendimi primus inter pares'in de üstünde konumlandırıyorum ve entrylerimi beğenmek zorunda olduklarını düşünüyorum, bunu zımnen değil apaçık ifade etmenin daha dürüstçe olduğuna inanıyorum aynı zamanda.

    şimdi diyeceksin ki, madem düzenle statükoyla bu kadar kavgalısın, neden moderatörlük yaptın da düzenin sancağını taşıdın, diyeceksin oğlum biliyorum, ama bi hikayesini dinle di mi? öncelikle moderatörlük teklif edildiğinde, uzunca süre işi yokuşa sürdüğümü belirtmeliyim, neticede hiç alakamın olmadığı bir müessese sözlük ve moderasyon. fakat moderatör arkadaşların yönelttiğim onlarca soruya mutlaka verecekleri bir cevabı olunca "artık ayıp ediyoruz lan galiba adamlara" diyerek kabul ettim. kafamdaki düşünce de (daha doğrusu kendimi kandırmaca) statüko bekçiliğine soyunmak değil; yazarlarla daha sağlıklı iletişim kurup, iyi yazarların önünü açmak, niceliği siktir edip, niteliğe yüklenmek, süzgecin altına geçebilenlerle dayatmasız, sözlüğün gelişimini katkılayacak "anarko" bir yapı kurmaktı. fakat olmadı, çünkü hem karakterimde ve mizacımda "birkaç kişiden müteşekkil yöneten sınıf"a dahil olmaktan ziyade, saldırgan ve hak arayan kitlelerin lideri olmanın yazılı olduğunu, hem de açıklamayı etik bulmadığım (sözlük dışında da açıklamayacağım) bazı moderasyon içi sebepler bulunduğunu söylemeliyim. ha şimdi bu noktada bir de tilki orman ahalisi ve ebesininkini görmek(ki bu başlık önce "tilki, orman ahalisi ve ebesinin amını görmek" olarak açılmıştı, bizim alamadığımız aile terbiyesini üst düzeyde yaşayan zall kardeşim "tilki, orman ahalisi ve ebesinin şeyini görmek" olarak değiştirmişti, saniyesinde atladım baba) çelişkisi doğuyor değil mi? haklısın. herhalde benim gördüklerimi görsen, benim gibi gayet ince üslupla yazılmış bir fabl yerine sırayla ana bacı kayardın sürüyle yazara. şunu asla unutma sevgili dostum; vaudeville for vendetta'nın, yani enis'in, yani benim yaptığım mükemmel olmayan şeylerin de mutlaka makul bir sebebi vardır.

    sözlük içinde güttüğüm kaygılar var, evet. fakat bu, ne zannettiğin gibi popüler olmak, ne de çılgınlar gibi oylanmak, piyasaya düşmekten artık bahsetmiyorum bile. sadece yazmak derdim, iyi vakit geçirmek ve -teveccüh göstereceğinizden şüphem yok- iyi vakit geçirmenizi sağlamak.

    yazdıklarımın tamamını toparladığında, converse üzerindeki che metaforunun da anlamsızlaştığını, içinin boşaldığını göreceksin.

    son söz: kısa ya da uzun, bir süreliğine yazmayı bırakıyorum. yazmaya olan iştahım kaçtı çünkü. acıkmış bir yazar olarak döndüğümde, herhalde ilk olarak bu entry'yi yerim.

    görüşeceğiz.
    35 ...