hep "ümmetim!" derdi. krallar gibi önünde eğdirmedi kimseyi, "arkadaşlarım" diye bahsetti yanındakilerden, beraber oturdu, beraber yedi. peygamberlik gelmeden önce emin diye bahsedilirdi kendisinden. "muhammed diyorsa doğrudur" derdi zamanın inançsızları bile.
şahsiyetinde zıtlık aranmaya çalışıldı bulunamadı zira peygamberlerin özelliğidir her duygunun en yüksek derecede bulunması. yeri geldiğinde aslan kesilirdi, mübarek şahsına kılıçla yaklaşan boş anını bulduğunda ondan korkup korkmadığını sordu, "korkmuyorum!" dedi. "seni elimden kim kurtaracak?" dedi, "allah!" dedi, nidasıyla kılıç düşünce resul aldı ve dedi; "şimdi seni elimden kim kurtaracak?", adamın cevabı "hakkaniyeti gözet, cezalandırıcı ol" şeklinde oldu lakin onun meselesi ceza vermek değil davetti, tebliğini yaptı. adam o an kabul etmedi, fakat arkadaşlarının yanına dönünce söylediği şuydu: "ben insanların en hayırlısının yanından geliyorum!"