got olmanin dayanilmaz hafifligi

entry7 galeri
    2.
  1. ''göt olmak'' ın gerekliliklerinden ilki ve en vazgeçilmezi, sonrasında ''hay allah yanlış biliyormuşum'' diyemeyecek kadar iddialı konuşmuş olmaktır. eğer üzerinde bu kadar iddialı konuştuğunuz konu kesinlikle bildiğiniz bir şeyse zaten sorun yok çünkü göt olmazsınız. ama eğer bilmediğiniz bir konu üzerine bu kadar iddialı konuşuyorsanız?

    insanlar neden bilmedikleri/emin olmadıkları konularda kendinden emin fikir beyan ederler. bunun sebebi özgüvendir. insanın kendine güvenebilmesi için bir şeylere sahip olması gerekir, bilgi/güç gibi. fikir üretirken , yargıya varırken sahip olmamız gereken bilgidir. bilgi olmadan bizi böyle rahat konuşturan güvenimiz neyedir o zaman? diğer konulardaki hakimiyetimiz bizde kendini beğenmişlik üstünlük duygusu yaratabilir ve bu sayede biz genel bir bilgeliği kendimize yakıştırırız ve konuştuklarımız arasında biz yanlışını bilirken doğrusunu bilenlerin olabileceğine ihtimal vermeyiz. nihayet bu bizi her zaman emin ve iddialı konuşmaya sürükler.

    eğer hakkında kendimizden emin konuşurken aslında yanıldığımız , o an yanlışlığı ispat edilemeyecek bir şeyse , karşımızda doğruyu söyleyen kişi bizi rasyonel argümanlarla ne kadar köşeye sıkıştırırsa sıkıştırsın yapacağımız şey anlattığı ve mantığımıza da uygun gelen şeyleri hoyratça inkar etmektir. sürekli yanılmazlık hazzının beslediği egomuz tabi ki aklımızla kavgasında galip çıkacak ve biz yanlış olduğunu anladığımız şeyi, kendimize saygımızı ve/ya da dürüstlüğümüzü kaybetme pahasına savunacağız.

    söz konusu olan, yanlışların hemen söyleyenin suratına çarpılacağı bir konuysa işte o zaman sonumuz kaçınılmaz bir ''göt olma'' dır. o an ne kadar agresifleşip laf kalabalığıyla üste çıkmaya ya da altta kalmamaya (çünkü beraberlik reddedilemeyecek bir sonuçtur bizim için) çalışsak da artık saçmalıklarımızın bir anlamı olmadığı herkesin ortak kabuludur. bundan sonraki mücadelemiz bizi komik duruma düşürmekten başka işlev görmez. etrafımızdakilerin destek vermeye niyeti olmadığı gibi bakışları da alaycıdır. yenilgimizi görmek , onca zamandır üstünlüğümüzü kabul ettirmek/gözlerine sokmak için uğraştığımız insanlarda yarattığımız baskının dışavurumu olarak bir sevinç yaratmıştır. beynimiz bir çıkar yol ararken , ruhumuz derin bir pişmanlık içerisindedir.

    egomuz büyük yara almıştır. önemsemediğimiz, kendimize denk görmediğimiz insanlar bize doğruyu öğretmiştir, utanmışızdır. hiç de alışık olmadığımız dinleyen öğretilen konumunda olmuşuzdur. muhakkak ki öğrenmek ya da yanlışı savunmak utanılacak bir şey değil ama kendimize biçtiğimiz bu değerin karşılıksız çıkması utanç hissini yaratmıştır.

    o günün gecesi yatakta uyuyana kadarki zamanımızı hiç düşünmeden bu konuya ayırırız. eğer hala kendimizi karşı dürüst olabiliyorsak hataları ayıklar dersler çıkarırız. yaşadığımız, güvende aşırıya kaçmanın tehlikelerini anlatan iyi bir hikayedir ve bize doğuştan gelen özelliklerimizin bir güvene dayanak oluşturamayacağını bunu ancak bilginin sağlayacağını ve bilginin de çok çalışarak elde edilebileceğini, bizden başka da her çalışanın bu şekilde bilgiyi ve üstünlüğü elde edebileceğini öğretir.

    kendimize karşı bile dürüst olamıyorsak , bundan sonra azalan bir utancla ve artan bir ivmeyle göt olmaya devam ederiz.
    0 ...