elini çenene koyup dinlerdin hep sinirli olduğunda yaptığın gibi ve bir kaş havada.
saçma nedenlerle tartışır, burnumuzdan kıl aldırmadan devam ederken birden öperdin beni
dudaklarımdan, erirdim.
aynıydık bütünüyle aynı.
aynı şeylerden zevk alıyor, aynı kitpları okuyor, aynı yemeklerden hoşlanıyor, aynı filmlerde
gülüyor, aynı olaylar karşısında ağlıyorduk. sen bir şiir okumaya başlayınca ben tamamlıyor,
ben bir kitaptan bahsedince sen sonunu söylüyordun.
sadece tek bir şeyimiz farklıydı, oda sevgimizi gösteriş biçimlerimiz.
ben haşin sever, bazen öpücüklere boğar, hırpalardım seni.
sense, kırılacak bir biblo gibi davranırdın bana. bir bebeği incitmekten korkar gibi,
tüy hafifliğinde dokunurdun yanaklarıma. uzun uzun durup beni seyrederken,
gözlerindeki aşkı görmek için kör olmamak yeterliydi.
sadece bana sarılırken sımsıkı sarardın, anne karnındaki güveni hissederdim. kokunu içime çekerken,
nefesini hissederdim ensemde, ve bu anın hiç bitmemesi için dua ederdim.
güllerden nefret ettiğimi anlamış olmalıydın ki, en başından beri kucak dolusu papatyalar
alırdın hep bana. bahar gibi güzel yüzünde yine baharı yaşardım.
"biliyor musun, en sevdiğim mevsim bahar" deyince beni elimden tutup b.sayarın başına oturtmuş
hadi arayalım her zaman baharı yaşayayan bir ülke var mı diye, varsa gidelim demiştin gözlerin bir
çocuğunki kadar parlayarak. biliyordum bunu laf olsun diye söylemediğini. bana olan sevgin karşısında
çocuklar gibi ağlamaktan başka bi şey yapamadım o an.
hasta olunca geceleri tetikte uyur, yönümü değiştirmek için döndüğümde bile, panikler
iyi misin diye sorardın. gece elimi tutar, yarı uykulu sayıklamalarını duyardım, 'beni bırakma'
vicdanının sesiymiş sonradan anladım.
6 ay askerliğin süresince sensiz nasıl kalıcağımın derdini çekerken, bilemezdim bir ömür boyu
seni göremeyeceğimi.
çok sonraları öğrendim birinin olduğunu hayatında. dediler inanmadım, sormadım bile sana taki
gözlerimle görene kadar.
hiçbir şey demeden çekip gittim o evden beni bir daha asla bulamayacağın bir yere, her mevsim
baharı yaşayan ülkeye.
haberlerini alıyorum hala. pişmanmışsın, perişanım diyormuşsun,
olmaz bal gözlüm olmaz artık, büyü bitti..
iyi ol, sağ ol, uzak ol, ama bir daha görme beni.