ir lutuf, bir aykuttur kadın, tıpkı erkeğin olduğu gibi. erkek kadına armağandır, kadın erkeğe. erkek kadına muhtaçtır, kadın erkeğe; doğası gereği.
tanımımızı yaptık, asıl anlatmak istediğimiz konuya gelelim; kadın hakları, sorunları gibi gereksiz, önemsiz, basit konular(!) bahsetmek istediklerim. şöyle bir satır da boşluk bırakalım ki, okunabilir olsun.
aslında kadın sorunları denen şey yoktur; insanlık sorunları vardır. şu ulu varlıkların yaşadıkları kendileri ile ilgili problemler değil, insan olanın problemlemleridir. elbette bu sorunlardan bahsederken bu konuda belli bir birikime sahip olmak gerekir, yeterli derecede eğitim almak gerekir. zaten cevap değil midir her soruya eğitim? bilinçsizce kadın haklarını savunmak kadar yanlış bir davranış olabilir mi? sen hala ''saçı uzun aklı kısa'' bilmemnesini kullanıyorsan olmamışsın demektir.
kadın haklarının savunulması, fenizmden öte insanı bir yaklaşımdır. bu sorun üstünlük sorunu değildir. kadınların erkekler üzerinde egemenlik kurma anlayışı değil, yaşamsal eşitliktir.
kadına sırt dönme mavzusu, kadının ''öteki''leştirilmesi mevzusu özel mülkiyet ile ortaya çıkmıştır. bu döneme kadar anaerkil bir toplum olduğu bile söylenebilir. lakin bu dönemden sonra erkek egemen bir toplumun oluşması kadının ikinci plana atılmasına sebep olmuştur. bu süreçte kadına ve erkeğe farklı roller yüklenip toplum içindeki konumları farklılaştırılmıştır. bu durum sadece cinsel iş bölümüyle sınırlı değil, kadının kamusal alandan soyutlanması durumuna kadar varmıştır. yukarıda bahsedildiği gibi erkek egemen topluma geçişte erkek, "öteki"yle kendisi arasındaki sınırları kesin çizgilerle ayırınca erkek ve kadın arasında bir dikotomi yaratıldı. bir başka deyişle birbirini dışlayan keskin bir ikilik ortaya çıkarıldı.
öncelikle erkek egemen kültürün ana maddesini cins ayırımcılığının oluşturduğunu ifade etmekte yarar var. kültür erkek egemen bir topluma göre uyarlandığı gibi, erkeklerin çıkarınların uygun biçimde şekillendirilmiştir. kadına, uysal, kabullenici, pasif, duygusallık giib özellikler verilirken; erkeğe, aktif, asi, yaratıcı, düşünen, yarışıcı özellikler aşılandırılmıştır. şöyle bir de örnek verelim; bir erkek duygusal davranırsa ana kuzusu, süt çocuğu gibi söylemlerle karşılaşırken; kadın özgürce davranırsa erkek fatma gibi söylemlerle karşılaşır.
kadın ve erkek arasındaki eşitsizliği gidermek belki de geleceğin toplumunu yaratmada aşılması en temel ve en zor sorundur. hatta bazı sosyalistler bile sosyalizm rejiminin de bu durumu ortadan kaldıramayacağını düşünmektedir. eşitlikçi topluma doğru ilerlemek için kadının yalnızca ekonomik olarak özgürleşmesi yeterli değildir. kadının politik arenada ve karar alma mekanizmalarında da etkin olması gerekir. bunun için toplumsal projelerin her yapı taşında köklü bir hazırlık yapmak gerektiği açıktır.
kadın ve erkeğin dünya katında yeri aynıdır. ne bir eksik, ne bir fazlası vardır birinin diğerine. bu konuda erkekler biraz olsun, egemen olma düşüncelerinden sıyrılmalı, bu dünya'nın iki cinse de yeteceğinin farkına varmaldır.