Gelişmiş ülkelerin ortak noktasının ve gelişme nedeninin kapitalizm olduğunu düşünen tarih ve ekonomi bilgisinden yoksun, işçi sınıfımızın biricik sosyal biliminden yoksun insanların olduğu başlık. Gelişkin dediği ülkeler, şu an emperyalist cihandaki itibarını erken veya zamanında gerçekleştirdiği burjuvazi öncüllü halk hareketlerine yani demokratik devrimlere borçlu. Yine bu isimle tarif ettiği ülkelerdeki Finans-Kapital zümresi bu mirasın üzerine çökerek çarkını döndürüyor. Ve demokrasi ve barış gibi hemen hemen herkesin hemfikir olabileceği yuvarlak kelime oyunlarıyla Ortadoğu’ya oradaki Mazlum Halklara kan ve gözyaşı götürüyor. Ülkeleri uluslararası emperyalist projeleri ve ”bin devletli dünya“ denen çakalca emeli uğruna yerle bir ederek 10-20 milyon masum insanın kanına giriyor. Bunun yanında bu ülkelerde milyonlarca açlık sefalet içerisinde kavrulan insanlar var, kötü yaşam koşullarında yaşayan halk ve işçi sınıfı gerçeği var. Öldürülen binlerce sokak hayvanları var. Tabiî ”komünizmi kötülemek” gibi kutsal (!) bir amaç adına bunların hepsi görmezden geliniveriyor.
Bütün bunlar olurken kansere çare bulma amacında olan Sosyalist Küba, ABD fonlu muhalefete direnerek insanlığı savunan Bolivarcı Venezuela ve Suriye’deki emperyalist alçaklığı nasıl dizginleyebilirizin derdinde olan Sosyalist Kore Halk Cumhuriyeti ilkel-geri kalmış-gelişememiş ülke/devlet sıfatına layık görülüyor.