heteronormativite

entry5 galeri
    5.
  1. “Heteronormatiflik bedenlerin zaten kendi şekillerini almış alanlara doğru açılmalarına izin vererek bir kamusal rahatlık yöntemi gibi işler. Bu alanlar bedenlerin uyum sağlayacakları kadar rahattır; sosyal alanın yüzeyleri daha önceden bu tarz bedenlerin şekillerinden etkilenmiştir. (Onu mesken edinen bazı bedenlerin tekrarıyla şekillenen bir iskemle gibi: bedenlerin şekillerini neredeyse yüzeyde bir damga gibi görebiliriz). Yüzeylere vurulan damgalar bedenlerin izleri olarak görev yapar. Bu süreci sosyal alanlarda da görebiliriz. Gill Valentine’in iddia ettiği gibi, sokaklar gibi kamusal alanların ‘heteroseksüelleştirilmesi’ farklı heteroseksüel bireyler tarafından fark edilmeyen bir süreçtir. Bedensel alanların yanı sıra sosyal alanların yüzeyleri de bu eylemlerin tekrarını ve bazı bedenlerin kabul görmesini, ötekilerinse görmemesini ‘kaydeder’.
    Heteronormatiflik ayrıca bir rahatlama yöntemi olur: kişi zaten ikna edilmiş olduğu bir dünyayla karşı karşıya olmanın sıcaklığıyla kendini daha iyi hisseder. Kişi zaten onunla şekillendiği, hatta onun şeklini aldığı için temas ettiği şeyin bir dünya olduğunun farkına varmaz. Normlar sadece gözden kaybolmakla kalmazlar, ayrıca kasten hissetmediğimiz şeyler de olabilirler. Queer özneler heteroseksüelliğin rahatlıklarıyla karşı karşıya kaldıklarında kendilerini rahatsız hissedebilirler (beden zaten şeklini almış olduğu bir alana ‘gömülmez’). Rahatsızlık bir yanlış yönelim duygusudur: kişinin bedeni yersiz, garip ve huzursuz olduğunu hisseder. Bu duyguyu fazlasıyla iyi tanıyorum; kişi bazı bedenler tarafından mesken edilip bazıları tarafından mesken edinilemeyen sosyal deriyi mesken edinemediğinde, yersizlik duygusu ve yabancılaşma, kişinin bir yüzey olarak görünen beden yüzeyinin ciddi olarak farkında olmasını sağlar. Dahası, queer öznelerden birbirlerine yakınlık göstermekten kaçınmaları, heteroseksüelleri rahatsız etmemeleri ‘istenir’ ki, bu başlı başına rahatsız edici bir duygudur; kişinin sosyal bir alanda kendi bedeniyle ya da bir başkasının bedeniyle ne yapıp yapamayacağının sınırlandırılmasıdır. Bazı kişilerin rahatlığa erişebilmeleri, başkalarının çabasına ve gizlenme yükümlülüklerine bağlı olabilir. Rahatlık ‘fetişizm hissinin’ bir şekli olarak işletebilir: bazı bedenler sadece ötekilerin yaptıklarının sonucu olarak rahatlığa sahip olabilir ki burada yapılan asıl iş gizlenir.
    Bu nedenle queer teorisi, gayet mantıklı nedenlerle, sadece heteronormatif karşıtı değil, ayrıca normatif karşıtı olarak tanımlanmıştır. Tim dean ve christopher lane’in ileri sürdüğü gibi, queer teori ‘bütün normlara direnmeye dayalı bir politika savunur.’
    Heteronormatiflik heteroseksüel olmanın normal olduğu varsayımından daha fazlasını içerir. ‘Norm’ düzenleyicidir ve cinsel davranışları diğer davranış türleriyle ilişkilendiren bir ‘ideal’ tarafından desteklenir. Örneğin sevgi nesnesinin kısıtlanmasının sadece herhangi bir heteroseksüel birlikteliğin arzulanabirliği hakkında olmadığı üzerinde durabiliriz. Çift ‘iyi bir eşleşme’ olmalıdır (partnerlerin geçmişlerinin uyumlu olmasının önemi ile ilgili olarak geleneksel sınıfsal ve ırksal varsayımları içeren bir yargı) ve ötekileri cinsel yakınlık alanının dışında tutulmalıdır (genellikle yakınlığı mülkiyet hakkıyla bağdaştıran ya da yakınını bir mülk olarak gören tekeşliliğin idealleştirilemesi). Ayrıca heteroseksüel bir birliktelik sadece evlilik yoluyla, üreme ve iyi anne-baba ritüellerine katılarak, iyi sevgili, iyi anne baba, iyi komşular olarak, hatta daha da iyi vatandaş olarak bir ideale yaklaşabilir. bu yolla normatif kültür meşru olan ve olmayan yaşam şekilleri arasında bir ayrımı da içerir. burada gelecek nesillerin iyiliği için meşru olanı (‘bildiğimiz haliyle yaşam’) korumanın gerekli olduğu düşünülür. heteronormatiflik, kişinin ötekilerle ilişki şekillerine bağlı olarak kültürün yeniden üretilmesini ya da iletilmesini sağlar.
    Bu nedenle, queer teorisyenler için, queer yaşamların heteronormatif kültürün kodlarını takip etmemeleri, Judith jack halberstam’ın provokatif ve ikna edici ifadesiyle ‘homonormatif’ yaşamlar sürmemeleri önemlidir. böyle yaşamlar rahatlığa ulaşmayı arzulamaz; yaşam tarzlarıyla normatif kültürün bütün yönlerinden rahatsızlıklarını devam ettirirler. ideal olarak aileleri olmaz, evlenmezler; düşünülemeyecek bir birliktelik içinde ömürlerini geçirmez, çocuk doğurmaz ya da büyütmez, gönüllü mahalle bekçiliğine katılmaz ya da savaş zamanlarında ulus için dua etmezler. bu eylemlerin her biri böyle yaşamları queer, başarısız, hatta yaşanamaz kabul eden idealleri ‘destekleyecektir’. heteronormatifliğin yeniden üretilmesinde temel olan ideal davranış arzusu, anlaşılabileceği üzere, bir asimilasyon şekli olarak adlandırılır.”

    Sara ahmed.
    3 ...