söylenecek çok şey var tabi. 2002-2008 dönemleri arasındaki maliye politikalarındaki sıkılaşma kurumlarda bağımsızlık, verimsiz çalışan devlet kurumlarının satışı(özelleştirmeye karşı değilim) bizi mortgage krizinden teyet geçirmiştir.Ayrıca, FED'in bastığı karşılıksız paralarla halka ucuz faiz ile kredi verilmiştir. halk bu paraları gelişmekte olan ve yüksek faiz veren ülkelere yatırmıştır. Türkiye bu yatırımlar, doğru ekonomi ve maliye politikalarıyla altın günlerini yaşamıştır. Ancak gelen tüm para neredeyse tek bir sektöre yatırılmıştır "inşaat sektörü". sözüm inşaat sektörüne değil tabiki. neyse konumuza dönelim. inşaata yatırımın bilindiği üzere şöyle bir sonucu vardır. 40 sektörü canlı tutsada ihracata hiçbir etkisi yoktur. dolayısıyla bu sektörün lokomatif olması ile ülkeye bir gram döviz giremez. dışarıya sattığımız birşey yok sonuçta. eh FED faizleri yükseltip paraları kendi ülkesine tekrar çekincede sonuç bu oldu. dolar 4.58 euro 5.38.
bu nedenle hükümetin acil olarak, bakanlar kuruluna kulislerde ekonomi bakanlığı için bahsedilen prof. dr. Daron Acemoğlu gibi değerli isimlerin gelmesi, maliye politikalarının sıkılaştırılması, ihracatı arttıracak üretim teşviklerinin verilmesi, liyakata dayalı bir sistemin oluşturulması ve kurumların bağımsızlığının sağlanması lazım. insanlar, partiler kanununun değişmesi gibi şeylerden bahsediyor. ilkönce cebimizi doldurabilelimde oralara geliriz zaten.