kadına yönelik şiddet bir iktidar mevzuudur. erkekegemen yapı ya da ataerki ile yakından alâkalıdır. kalıplaşmış lâflardan sonra erkekegemen şiddetin farklı sosyoekonomik sınıflardaki tezahürlerine göz atmak daha uygun olacaktır.
düşük sosyoekonomik sınıf erkeği açısından hayatın bu erkeğe karşı gösterdiği acımasızlığın deşarj nesnesidir kadın. şiddet de bu deşarj nesnesiyle kurduğu ilişkinin doğasını tanımlar. şiddet deşarjı mümkün kılan eylemlerin tümüdür. sokakta hırpalanan erkeğin, erkeğe toplumsal olarak biçilen güçlü, sarsılmaz olma rollerinin hane içinde kristalleşmesidir. erkek, gündelikte hasar gören erkekliğini kadın üzerinde şiddete dayalı bir iktidar kurarak onardığını düşünür. kadına yönelik şiddet bu minvalde hırpalanan erkekliğin yarabandıdır.
ama kadına yönelik şiddet sınıfları dik kesen bir olumdur. daha az rastlandığını düşünsem de, yüksek sosyoekonomik seviyelerde de kadın erkek şiddetine maruz kalır. şiddete dayalı aile rollerinin aşılamaması, erkekegemen ideolojinin şekillendirdiği toplumsal cinsiyet rolleri ve yukarıdakine oranla daha az rastlandığını varsaydığım incinen erkeklik gurûru girift bir biçimde erkeğin kadın üzerinde maddî ve manevî şiddet uygulamasında etkendir. türkiye özelinde kapitalizmin şişirdiği tüketim toplumu modelinde kadına biçilen tüketici rol geleneksel aile yapısı içinde erkeğin omuzlarına kadının artan ihtiyaçlarını karşılama yükünü daha hissedilir biçimde koyar. kadın tüketimde eksikleştikçe erkeğin de erkekliği eksikleşecek, yani hasar görecektir. ortasınıf ailelerde kadına yönelik şiddeti körükleyen bir durumdur bu.
keskin hatları olan ve genellemeyle mâlûl bir analiz oldu. elbette ki eksikleri ve yanlışları vardır.