tam dün akşam aklıma gelen başlık. hatta yazdım enter'a bastım da başlığı doldurmadım. benle aynı şeyi düşünüp benden erken davrananlar çıkmış * saglik olsun. neyse..
öncelikle altını çizerek belirteyim ki, insanların cinsel tercihleri beni ilgilendirmiyor, isteyen istediği cinsle sevişmekte özgürdür. ancaaak.. alışılmışın dışında bir tercih yapmayı diğerlerinden üstün olmak görürse bir insan orada "dur" derim. dur demem bir işe yarar veya yaramaz, ama ben derim. ben kimle seviştiğimi, kiminle anal sex yaptığımı kimin barsagini deldigimi yazıyor muyum sözlüğe. yazmıyorum. neden? çünkü bunlar beni ilgilendirir, kimseye yararı yoktur. hatta düşündüğümüzde bunun kendimize de yararı yoktur ama bunun kararını herkes kendi vermeli.
geçelim rehberimize.
öncelikle sıradanlığın dışında olduğumuz için mutlaka kendimizi herkesten üstün olarak görmeliyiz. "eş cinsellik hastalık değildir" deyip alttan alta da "ben eş cinsel olduğum için hepinizden çok şey biliyorum, hayatı asıl ben anladım" mesajı vermeliyiz. bunun yanında heteroseksüelliğe de bok atmalıyız tabi ki.
örnek: heteroseksüel erkeklerin suca meyilli olması
evet gördüğümüz gibi bu başlıkta alttan alta "herkes eş cinsel olsun toplum refaha kavuşsun" mesajı gözümüze çarpıyor..
devam edelim..
sıradanlığın dışında olduğumuz için sürekli insanların bizi kabullenemediğini düşünücez. "ben eş cinsel olduğum için kötü davranıyorlar" felsefesiyle yaşayıp iyice bokunu çıkaracağız. eş cinsel olmak kendini satmayı gerektiriyormuş gibi davranacağız, -burda farkında olmadan bütün eş cinsellere de hakaret etmiş oluyoruz gerçi, ama tabi ki bunu düşünmeyeceğiz- kendimizi satıp sonra da "toplum beni buna zorladı" şeklinde bir savunma yapmamız hoş olabilir.
(parantez içleri yazarın yorumudur)
örnek: yuz dolara kendini satmak
entry: barda oturuyorum, viski söylemişim. (ulan hangimizin böyle lüksleri var) yanıma birisi geliyor, kesin gay. para karşılığı ilişki teklif ediyor. o sıralar paraya çok ihtiyacım var, kabul etmek zorundayım. (paraya ihtiyacı olmasına rağmen kaçımız barlarda viski keyfi yapabiliyor?) tuvalette beceriyor beni. kusuyorum (bu kusma efektleri çoğu yazımızda olacak) yüz dolarımı veriyor, gidiyor. pislikleri akıyor arkamdan.. kusuyorum, kusuyorum, kusuyorum..
evet bu entryden anladığımız kadarıyla bir şeyi denemişiz ama pişman olmuşuz değil mi? yoo... pişman olsak da devam edeceğiz bu işe.. neden? çünkü diğer türlü çalışmak zor, zaten eş cinsel olduğumuz için kimse iş vermez bize değil mi? tabi iş veren bizim eş cinsel olduğumuzu nasıl anlıyor. tabii ki biz eş cinselliği herkesten üstün olmak, hayatı özümsemek olarak gördüğümüz için ben eş cinselim diye bağıra bağıra geziyoruz.
bir hafta kadar sonra yeni bir başlık açıyoruz: gunde 500 dolar kazanan eş cinsel sözlük yazarı
entry: barda oturuyorum, viski içiyorum. bar sahibi bana müşteri buluyor. günde beş kere erkeklerle beraber oluyorum artık, 500 dolar iyi para. her seferinde tiksinerek alıyorum parayı, takım elbise de alıyorum kendime. kusuyorum sonra.
evet, gördüğümüz gibi "eş cinsellerin kendilerini satmaktan başka yapabilecekleri bir şey yoktur" mesajını vermeye devam ediyoruz..
iş hayatımızdan yeterince bahsettik, şimdi sıra arkadaş ortamımızda.
tabii ki cinayeti hiçbir şekilde kabul etmiyorum.. ancaak.. su testisi su yolunda kırılır şeklinde güzel bir sözümüz var. travesti arkadaşımız travesti olarak zaten tehlikeli bir yola girmeyi seçmiş. umarım bu noktada kimse "ne var yahu, insanlar kendilerini satamazlar mı" demez. madem kendini satıyorsun, pislik bir hayata sahip olduğunu kabul edeceksin, o hayatta mafyası da olur, tinercisi de olur. hiçbir mafya hesaplaşmasından sonra, mafyanın arkadaşının "ühühü öldürdüler hamdimi" diye ağladığını gördük mü? görmedik (gerçi ağlamadığını da görmedim ben her neyse ya) yani demem odur ki herkes seçim yapar, eyvallah. ama o seçim doğrultusunda gelen sonuçların üstüne ağlamak sızlamak kimseye bir şey kazandırmaz, o seçimi yapanı da madur duruma düşürmez.
hala arkadaş ortamındayız, yine bir hafta sonra yeni bir başlık geliyor: "eş cinsel arkadaşla intihar etmek"
bu başlığa da entry olarak, ağır depresyonda olduğumuzu, paramız olmadığını, ama her gece dışarda barlarda sürtüp viskileri yudumladığımızı, günde beş kişiye kendimizi sattığımızı anlatan edebi yönü güçlü bir şeyler yazıyoruz.
yine bu entryde de eş cinsellerin hayatın tokadını yediklerini, heteroseksüellerin bi bok yaşamadığını, asıl hayatın eş cinsellik olduğunu anlatıyoruz. adam gibi bir iş bulmak yerine gece gündüz barlarda viski içip kendimiz satmamız da, tutarlı kişiliğimizi gözler önüne sermeli.
arkadaş ortamı da bitti. sıra geldi aile ortamına. bu entrylerde tam bir dizi mantığı izleyeceğiz. entryler 10 günde bir girilecek, bir önceki entrynin sonunda bir sonraki entryle ilgili bilgi verilip okuyucuda merak doruk noktaya çıkarılacak.
baslik: babaya es cinsel olduğunu açıklamak
entry: bugun yapacagim şey. hem de ülkücü bir babaya. eminim silahını çekip beni vuracak. dua edin benim için.
evet ne yaptık? babamıza eş cinsel olduğumuzu söyleyeceğimizi belirttik. bunun yanında babamızın ülkücü olduğunu ve bir silahı olduğunu da çaktırmadan okuyucuya anlattık.
10 gün sonra..
başlık: baba ben eş cinselim
entry: babama söyledim, önce tekme attı bana yere yapıştım, bu sırada "erkeklerle yatıyorum ben baba" dedim. (haydaaa, yemişsin zaten dayağı ne üsteliyorsun) annem geliyor, bana sarılıyor. babam bu sırada içeri gidiyor, sandığı karıştırıyor. ( evet, babanın burada silahını aradığını hemen anladık, neden, çünkü genelde türk filmlerinde silah sandıkta olur, yazarımız burada metafor yapıyor aslında) annem "kaç oğlum bu adam vuracak seni" diye haykırıyor. hemen kaçıyorum evden, arkamdan iki el silah sesi geliyor, teki omzumu sıyırıyor, teki sol ayağımı. (biraz aksiyon da katmalıyız, eş cinsel olduğumuz için hayatımız herkesten farklı, asıl hayatı biz yaşıyoruz) bir müddet sonra koşmayı bırakıyorum. sonra bara gidip viski içiyorum. arada kusuyorum.