Etrafımda sevgili/evli olan çiftleri bazen gözlemlerim. Birbirlerine olan tutumlarını, davranışlarını, toplum içerisinde birbirleri ile olan iletişimlerini bu ufak gibi görünen detaylar kocaman bir buzdağı hakkında az çok fikir sahibi yapıyor beni.
Günümüz ilişkileri ile bundan 62 sene önce evlenen Dedem ve anneannem arasındaki ilişkiyi mukayese ediyorum, ölçüyorum, tartıyorum.
85 yaşındaki Dedem anneanneme bebeciğim diyerek bakıyor, ağzına besliyor. Sivrisinek ısırsa tansiyonu çıkıyor, kıyamıyor. Bu bayram dedeme neden bu kadar sevdiğini sordum;
“O bana bu yaşıma kadar baktı, Benimle tarlada çalıştı. Eve getirdiğime bir kere bile karşı çıkmadı, isyan etmedi. Elimizde olanlar ile yetindi, bana beş evlat yetiştirdi, benim bir şeyimi eksik etmedi. Üç ay çalışmaya gittim bir kilo toz şeker ile yetindi, allah bize daha da çok verdi..” diye konuştu.
Çivi gibi çakıldı bu sözler beynimde. Sonra günümüz ilişkilerine bir baktım, insanlar evinin mobilyası, düğünde takılan altınlar, çeyiz ya da telefon için tartışıyor, kavga ediyor ve eşi olan/olacak kişiye ağza alınmayacak sözler ediyor. Kaynanası ile bir şey yokken kavga eden onca insan varken anneannem dedemin annesine uzun süre bakmış, bir kere de ses etmemiş.
O zamandan bu zamana ne değişti de biz bu kadar değer bilmeyen, kıymet bilmeyen, hep bana hep bana diyen insanlar olduk?
Dedem hastaneden çıktı, eve ilk geldi ağladı anneannem elini öpünce. Bu insanların torunlarıyken ne ara aynı anda on kişi ile flörtleşip kalbimizi kirleten insanlar olduk?
Farkındalık burada devreye giriyor işte, toplum olarak nereden geldiğimizin ve nereye gittiğimizin farkında değiliz.
Kalbimizi kirletirken bunları okuyunca böyle ilişkiler istiyoruz, peki kendimize bakıp eksiklerimizi görüyor muyuz?
Birçoğumuz hayır.
Bu yüzden karşımızdaki insanın farkında olalım, değer ve Kıymet bilip saygı duyalım.
Yozlaşmadan sevgimizi bitirmeden göçelim şu üç günlük dünyadan.