şimdi umut, hiç görmeyen birine gökkuşağının renklerini anlatmak kadar zor ve acı...
az önce kırıldı tüm umutlar. belki kenarda köşede unutulmuş el değmemiş bir sözlük kızı vardır diye umut ediyordum. yüreğim çarpıyordu arsızca. yüreğini yüreğime ekle kanatlansın türküler dedim o en güvendiğim yazara.
kapı çaldığında bile 3 kez delikten bakan bir kızdı kendisi. bakkaldan para üstü alırken eli temas etmesin diye önce masanın üstüne bıraktırıyodu ve sonra alıyordu o parayı...
az önce öğrendim ki onu bile koklamışlar. ona bile kıymışlar bir mayıs gecesi ansızın... duygusallığından faydalanmışlar biçare...
küstüm hayata, umudum da kalmadı. zaten umut değil miydi insanı yavaş yavaş öldüren de?