Hikaye Ergenekon ve “EVET ama yetmez” referandumlarıyla TSK, laikler ve Yüksek Yargı’nın düzenleyici-denetleyici-frenleyici etkisinin bertaraf edilmesiyle başlar. Fed ve ardından AMB’nın benimsediği QE politikası sayesinde, global para arzı burnumuzdan taşmakta, TUIK’in bol keseden revizyonları sayesinde hormonlu büyüme artık rakamlara sığmamaktadır. Arap Baharı ile bölge rejimleri domino taşı gibi devrilirken Türkiye bölgenin güven ve huzur vahası olarak öne çıkar.
AKP tüm başarıları kendine mal eder. Ona destek veren seçmen de bu ülkenin gerçek efendisidir. Cumhuriyet bir reklam arası, bir parantezdir. AKP ve seçmeni başarılarının büyük oranda şansa bağlı olduğunu kabul etmez, çünkü içine kapalı ve şüpheci-kadercidir, Aydınlanma Devrimini tamamen inkar etmiştir. Dünya tecrübesi yoktur, erdemin olmazsa-olmazı özeleştiri ve tevazudan arındırılmıştır.
Şimdi bu başarıları mitolojiye döküp, kolektif bilinçte nesilden nesle aktaracak bir efsane gerekir. Bunun da adı bulunur: “Yerli ve milli Türkiye”. Globalleşmenin göbeğinde yaşayıp, ondan beslenen bir millet için bu safsatayı benimsemek nasıl bu kadar kolay olur? Cevabını verdim, özeleştiri ve tevazu olmayınca, kendi yalanlarına kapılmak çok kolaydır.
Bernanke’nin “taper” kelimesini kullanmasıyla global konjonktür aleyhimize değişmeye başlar, AKP’yi iktidara taşıyan ana unsurlardan biri olan fetö Cemaati kancıklık yapar. Ardından Kürtleri Barış Süreciyle asimile etme projesi sandık aritmetiğinin azizliğine uğrar. AKP’yi sırtında taşıyan ABD ve AB’ye “artık size ihtiyacımız yok, güle güle” denir. Bir ayda Şam’ın büyük camisinde namaz kılma hayali ömür tüketen, daha yıllarca bitmeyecek kanlı bir bataklığa döner, istemeden o girdabın göbeğinde buluruz kendimizi.
Erdem ve tevazu sahibi birey, hele Aydınlanma geleneğine vakıfsa, işler ters gittiğinde önce “BEN neyi yanlış yaptım?” diye sorar. Ama, yok AKP ve seçmeni hiç bir şeyi yanlış yapamaz. Demek ki? işler ters gidiyorsa, milli ve yerli Türkiye mucizesini hazmedemeyen Haçlı-Zionist ittifakının komplosu olmalıdır başımıza gelen.
Ve bir sabah uyandığında dolar/TL 4.70, şirketlerin havlu atmış, bankacılık sistemin tıkanmış, dünyada tek dostun kalmamış (pardon, Maduro var), anketlerde rakiplerin sana fark atmış bulursun kendini. Kefaret ödeme zamanıdır. Ya faiz artırıp tükürdüğünü yalarsın, ya da öyle bir kur dayağı yersin ki, Arjantin bile ağlar haline...