rainer maria rilke'nin franz xaver kappus'a 1903-1908 yılları arasında yazdığı on mektuptan mürekkep bir kitaptır. bendeki baskısı aralık yayınları, nisan 1998 şeklinde. türkçesi de kâmuran şipal'den üstelik. hatılradığım kadarıyla şipal'den önce de çevirenler olmuş bu kitabı ama asıl başvurulan baskı şipal'in çevirdiği baskı. kappus, okulunun bahçesinde rilke'yi okuyorken, yanına gelen bir hocası rilke'nin eski öğrencisi olduğunu söyler ve şair hakkında hatırladıklarını anlatır şair adayı kappus'a. o anın ardından şiir denemelerini rilke'ye göndermeye karar verir kappus. kitabın girişinde "bir büyük, bir eşsiz konuşurken küçüklere susmak düşer." der. sahiden de şiire bir şekilde bulaşmışların okuması gereken kaynaklardan biri gibi durmaktadır "genç bir şaire mektuplar". rilke'nin ağır ağır ilerleyen incelikli üslubu, öğüt vermekten imtina eden sadece deneyimlerini/düşüncelerini paylaşan tavrı, bir şiiri kurarken neler yapılmaması gerektiği ve daha birçok önemli ayrıntı. ismet özel'le ataol behramoğlu'nun oğlak'tan çıkan "genç bir şairden genç bir şaire mektuplar" kitabının adı bu kitaptan mülhemdir aynı zamanda. çevrildiği bütün dillerde hatrı sayılır bir etki yapmış bir kitaptır rilke'nin mektupları. henüz ilk mektupta rilke "mademki bir öğüt için başvurdunuz bana, size bu tür girişimlerden tümüyle el çekmenizi salık vereceğim. kimse akıl veremez, yardım elini uzayamaz size, hiç kimse. tek çıkar yol, gözlerinizi kendi içinize çevirmenizdir." der. çok sık alıntılanan, birçok mecliste bahsi edilen "meşhur" cümleler de tam olarak şudur:
"yazmanız diyelim ki yasaklandı, ölür müydünüz o zaman ya da yaşar mıydınız eskisi gibi, bunu açıklayın kendinize. özellikle şunu yapın: gecelerinizin en sessiz saatinde kendinize şu soruyu yöneltin: ille de yazmam gerekiyor mu? deşin içinizi, en diplere inin, derinlerden bir yanıt ele geçirmeye çalışın. ve bu yanıt onaylayıcı nitelik taşıyorsa, sorduğunuz sorunun karşısına "evet, yazmam gerekiyor" gibi güçlü ve yalın bir yanıtla çıkabiliyorsanız, o zaman bu zorunluğa göre kurun yaşamınızı; en sudan, en değersiz saatine varıncaya dek yaşamınızı bu içsel dürtünün simgesi ve kanıtı yapın."