Hani böyle bi göle taş atarsın ya. Taş suya düşer minik bir halka olur. Gölün kenarı böyle süt liman. Daha sonra o minik halka büyür, büyür, büyür. Gölün kenarına kadar gelir. Kocaman halka olur.
işte ruh halim o göl kenarı gibi. Çoğu acıyı metanetle karşılayabiliyorum sıcağı sıcağına. Ama içimde büyüyüp de ruhumun kenarına vurduğu zaman(olaydan o kadar çok zaman geçmiş oluyor ki acının nedenselliği kayboluyor neredeyse) işte o zaman ayakta duracak gücü bile bulamıyorum. Dizlerimin bağı çözülüyor, gözlerimin arkası karıncalanıyor. Sessiz sedasız ama hüngür hüngür ağlıyorum.
Tek oluyorum o an. Tek olmak demek aslında insanın benliğine yük pek çok gereksiz detayın olmadığı en güçlü hali. Belki de en zayıf halidir. Cevaplanması imkansız bir paradoks. Bilemedim.