şimdilerde asıl amacından sapmış olsa da benim için nostaljik bir yerdir. ne zaman önünden geçsem çocukluğumu hatırlatır.
küçüklüğümde babamla birlikte çok sık gider, çam ağaçlarıyla dolu bahçesinde oralet içerdim. kocaman ahşap bir kapısı vardı. o kapıdan her geçişimde önemli bir yere giriyor gibi hissederdim.
boy boy atatürk posterleriyle kaplanmış duvarları, tek bir floresanla aydınlatılmaya çalışılan yüksek tavanlı, ufak odaları vardı. o odalardan biri de kütüphaneydi. evde ders çalışırken hemen sıkılan ben, halkevinin kütphanesine gidince ders çalışma şevkiyle dolardım. kitap rafları, solmuş sayfaları olan bir sürü kitapla doluydu. hatta oradan alıp okuduğum ilk kitabı bile hatırlarım; moby dick. babam da eski kitaplarını getirir oraya bağışlardı.
yaz aylarında haftada 1-2 gün halkevinin önünde şarkı türkü söylenirdi. şarkı söyleyenler de genelde halkevinde müzik kursu veren kişiler olurdu. verilen eğitim profesyonel olmasa da insanları hobi edinmeye teşvik ediyorlardı. ben de gitar çalmayı orada öğrenmiştim.