genelevler sürekli indirgenmiştir, bunu anlamak mümkün değil. burada süleyman demirel usulü bir ad hominem geliştirmek niyetinde değilim, yani "vatandaş bizi mi siksin" tandanslı bir tartışma değil hedef. olay şudur ki "vatandaş bizi sikmiyor" yani ihtiyacını fahişelerle (ki dünyanın en eski mesleklerinden birisi ve halen de en önemlisidir) gideriyor. bu da genelevleri çöplük olmaktan çıkarır.
tartışmadaki bir diğer boyut da "geneleve gidecek kadar midesizlik" üzerinden seyrediyor. böylesi popüler eleştirilerle ben bir yere varılabieceğinden epeyce kuşkuluyum.
soru: kutuplarda yetişen ananas'ın tadı nasıl olur?
cevap: vallahi yemedim bilmiyorum!
burada, işte burda falso var, bu bir yanlış bilinçtir çünkü kutuplarda ananas yetişmez. kerhanelerin de kendilerine özel bir alan'ları (durkheim'a bakınız) vardır, geliştirdikleri belirli kodlar ve sonra insanların oraya gitme sebepleri. hayır hayır, insanlar oraya sadece boşalmak için gitmiyor olabilirler. bunu bir düşünmemiz lazım.
sonuçta, ilk cinsel deneyimi ergen bir kızla geçirip rezil etmek yerine, tam anlamıyla "sikiş profesörü" bir kadının tezgahından geçiyor olmak aynı şey değildir. bunu, yaşamış olmak gerekir. eğer ki bunu yaşarsanız göreceksiniz ki, fahişeler ile filozoflar arasında fark yoktur. bu nefistir. çoğu zaman koltuğumun altına aldığım hegel kitaplarıya geneleve giderim, seçtiğim kadın için fişi kestiririm, sigara içip hegel üzerine enfes konuşmalar yaparım, sonra huzur içinde sevgilimin koynuna dönerim. böylesi bir dönüşe sevgilim de razı çünkü hegel diyince tüyleri diken diken olanların reklamcı olduklarını siz zaten biliyorsunuzdur.
ilk cinsel deneyimini genelevde yapmak sanıldığı kadar rezil bir şey değildir.