sözü edilen ayet Allah Resûlüne (asm) cephe alan, onunla mücadele eden müşrikler hakkında nazil olmuştur. Ve o müşriklerin kalplerini şirkin kaplaması ve tevhide yer kalmaması, “kalp mühürlenmesi” şeklinde ifade edilmiştir.
Bir peçetenin üzerine önce bir siyah nokta koy. Sonra bir daha. Bir kez daha. Bunu devam ettirdiğin zaman artık noktaların küçüklüğü Bi ifade etmez. Ve pecete siyaha boyanır. Artık beyaz hiç Bi yer kalmaz.
Kişi şirke, küfüre daldığı sürece kalbi tıpkı o peçete misali kararır. Ve artık hiç beyaz bir nokta kalmadığı gibi içinde Tevhid inancına dair bişey kalmaz.
Mühürden kasıt imanın yok olması, artık bir daha inanabilecek kadar içince bir iman zerresi kalmamasıdır.
işte kendilerine hidayet kapısı kapananlar, bu noktaya varan müşriklerdir. Yoksa günah işleyen, zulüm eden veya şirke giren her kişi için hidayet kapısının kapanması söz konusu değil. Aksi halde, asr-ı saadette, daha önce putlara tapan on binlerce insanın islâm’a girmelerini nasıl izah edebiliriz?
günaha batan her insanın kalbi mühürlenseydi hiç müşriklerden de Müslüman olan çıkar mıydı?