yakup kadri'nin işgal döneminin istanbulunu anlattığı, okunulan iğrençliklerle mide kaldırabilecek kitabı. iğrençlikle kastetmek istediğim nakledilen olaylar ve insanlardır, mekanlardır, deli gibi sevdiğim istanbulun havasıdır, suyudur.
--spoiler--
romanda bize yakın gösterilen, ve ya sevdirilmeye çalışılan karakterlerin aslında hiç de iyi olmaması gibi bir özelliği vardır; koşullara bilinçli olarak müdahale etmeme, üşengeçlik, kararsızlık ve romanın geçtiği zaman aralığı için uygun düşmeyecek kararlara sahiptirler bunlar.
özellikle ana karakterin batağı görmesine rağmen saplanıp kalışı, arkadaşlarının anadolu mücadelesine giderken onun ingiliz ve amerikan subaylarla takılan bir nişanlıya boyun eğmesi sinir bozucudur, tiksindiricidir. ama roman boyunca bulunabilecek en saf karakter olarak gösterilir. işgalin sona ermesiyle bu meymenetsiz karakterin kutlamalara en ön saflarda katılması, hatta gelen askerlere kaynaşarak zaferi kendisine hak görüşü kabul edilemez cinsten * ! kitabın en çok eleştiri alan kısmı bu husustur ayrıca.
--spoiler--
romanın sonunda bazı yazarların eleştirileri ve yakup kadrinin bu eleştirilere cevapları bulunmaktadır. zaman ve kişilik olarak da iyi bir analiz yapmayı sağlayabilir.