Gençlik yıllarını kendini marksist olarak tanımlayarak geçirdikten sonra zaman içinde marksistlerin ne çeşit tipler olduklarını görmüş, cehaletlerinden boğulmuş, taraflarından dışlanmış, meşhur marksist yazarlara gece gündüz emek vererek imzasız hazırladığı iki tercüme eserine de para alamayarak marksitler tarafından -doğal olarak- dolandırılmış ve nihayet "aynı düşünmüyoruz ama aynı dili konuşuyoruz, aynı zevklere sahibiz" gibi bir ifade kullandığı islami cenahta yer almıştır.
Büyük bir aydındır. Onun gençliği gibi bile olsun, üç beş solcu bu memleketten geçip gitmiştir. Öyle solcu bul, otur saatlerce mevzu konuş. Şimdikiler batının kışkırttığı apaçiler gibi ayyaş ağzıyla bütün değerlere ve kültüre sayıp sövmekten başka halt bilmeyen zibidi sürüsü.
(Şimdi geldi aklıma. Aynı sol çeteler kemal tahir gibi bir adamı da yemişlerdi. )