''Çocukluğumda okuduğum Hayvanlar alemi gibi çocuk ansiklopedilerinde, karıncalarla ilgili bir şeylere rastlamıştım. Bütün bilgiler zaman içinde değişiyor, yenileniyor; bu da değişti mi, bilmem. Ama asker karınca denilen, her yuvada bulunan bir karınca tipi olduğunu okumuştum. Bu karınca sadece dövüşmeyi bilirmiş, elinden başka hiçbir şey gelmezmiş. O kadar ki, karnını doyurmayı bile beceremez, bildiğimiz sıradan işçi karıncalar bunların ağzına yem koyarak beslermiş. Bir zamanlar bizim memlekette de profesyonel devrimci denilen bir insan tipine rastlanırdı. Bunları görünce nedense aklıma hep asker karınca gelirdi. 'insanlar alemi' diye genellenebilecek, tarih kitaplarını okuduğumda, zihnimde Bolşevik diye bir insan tipi canlanmıştı. Bolşevik deyince kavram daralıyor, bir zaman ve mekanla sınırlı bir tip kalıyor ortada. Muhtemelen bu çok doğru değil; dediğim insan türü muhtemelen her yerde vardır. Ama Bolşevik, bu insan tipinin özel ve iyi bilinen bir örneği. Onun için, ona referansla konuşmakta ciddi bir sakınca yok. Benim bu soyutlamadan anladığım, öncelikle, elinden her iş gelen bir insan tipidir. Yani, asker karıncanın ya da bizdeki profesyonel devrimcinin tam tersi. Sonuç olarak, takıntılı bir insan tipidir; o da, yaptığı her şeyi devrim için yapar. Bu özelliğiyle, bana çok sevimli gelmez doğrusu, ama çok saygıdeğer gelir. Bu adamı bir gün fabrika semtinde işçilere, ertesi gün kırda köylülere propaganda yaparken görebilirsiniz; akademik bir konuda bilgi toplamasını söyleyin, kitaplığa kapanıp o bilgiyi çıkarır; 'falancanın evine ahçı kılığında girip istihbarat toplayacaksın' deyin, yemek pişirmeyi de öğrenip o işi de yapar. Böyle adanmış ve böyle becerikli bir adam olduğu için, 'koşullar belirli bir durumu ortaya çıkardığında', devrim de yapar. Ama zaten koşullar sadece kendiliğinden -anlayamadığımız, analiz edemediğimiz birtakım mistik mekanizmaların çalışması sonucu- böyle bir durum yaratmaz. O koşullarda ve o durumda, anlattığım bu insan tipinin de payı vardır. Daha doğrusu, nesnel ve öznel diye zihnimizde soyutlayarak ayırdığımız koşullar, gerçekte tamamen içiçe geçmiş olarak varolurlar. Böyle adamların varlığı ve etkinliği böyle bir durumun oluşmasına imkan verir ve adamlar böyle olduğu için de, o durumdan bir devrim ortaya çıkar. Bolşevikler 1900'de de aynı Bolşevikler (henüz Menşevikler'den de ayrışmamış olarak), Çarlık aynı Çarlık'tı. 1905 olmadı; 1917 oldu. Tabii bu iki tarih arasında, dünya savaşı gibi çok önemli bir fark vardı. Ama aynı zamanda, devrimcilerin 12 yıllık etkinliğinin birikimi de vardı.''
kaynak: 'murat belge'nin 'taraf' gazetesinde yayımlanan 'devrimci' adlı köşe yazısı.