büyük adam küçük aşk

entry58 galeri video1
    19.
  1. greko-kürt-türk ortak yapımı film.

    --spoiler--

    film adıyla peygamberler de sever'i hatırlattı. müzik serdar yalçın ve mazlum çimen*. arada servet kocakaya'nın sesi ki o yıllarda kürtçe müziğe tahammül eşiği olan le le'den ibaret.

    cumhuriyet gazetesinin ölüm ilanlarından haberdar olup toplandıkları eski dostlarının cenazeleriyle geçen günleriyle sırasını bekleyen, eşi neriman hanımın yanına gitmekten başka umudu kalmayan, huzurevitle evi arasında kalan, sonradan ape rıfat olacak rıfat amca ve diyarbakır lice'nin köylüğünden hejar'ın hikayesi. bir memleket geleneği olan koliye adını mr. ile yazdığına göre muhtemelen amerikada bulunan ve hayırsız ihraç beyinli evladı tek çocuğundan umudu kesmiş, muhtemelen laikçi, yargısız infaza şahit olana kadar da ergenekoncu bir ihtiyar. afyonlu; ahmet necdet sezer'in hemşerisi!.

    eve yardıma gelen füsun demirel, sisteme entegre iyi kürt. allah gecinden ''vere'' demesi bile yasak, yoksa gözleriyle öldürür rıfat amca; allah gecinden ''versin''. ekmek parası ve belki de tuhaf saygısından adı dahil tamamen değişmeyi göze almış, şizofreni patlamış bir kamyonet. sonlara doğru, rıfat amcanın zırhındaki deliğe güvenip sakine değil rojbin oluyor..

    giriş leon'dan arak. ama görüntü kalitesisizliğine bakan, bu filmin eski olduğunu ve luc besson'un adi bir hırsız olduğunu düşünür. buda'dan imdb var da doğrusunu öğreniyoruz. 90'ların geleneksel yargısız infazlarından biriyle başlıyor film. avukattan olma hücre evinin karşısında yaşıyor bizim rıfat amca. polis baskınına şahit oluyor, bir polis tarafından evinden çıkarılmıyor vs. polis elde silah engellerken ''ben emekli yargıcım'' diyor ama nafile. hali ikdidarsız kemal ve kemalist polis durumu. filmin eleştirilmeye cesaret edilen tek noktası baskın anında yaralının ''aman'' demesine silahla karşılık verilmesi. dünyayı mahallesi sanan, kalanını görmemeye yeminli emekli devekuşunun titrediği ilk anlar. sonrası titreme nöbetleri zaten.

    cumhuriyet gazetesi okurken manşeti konuyla alakalı bir gün seçilebilirdi(sahneyi o gün çekmek değil:). böyle detaylar neden los angeles ve paris'te düşünülür vq? sonra televizyonda ardarda şehir cenazeleri, susurluklar gibi tesadüfün böylesi haber silsilesi. ulan yedirin mesajı, kör göze parmak sokmayın. erbakan hoca gibi acı ilacı şekere sarın derkeen aslında amacın ve hejar'ın o olduğu akla gelir.

    ismail hakkı şen: rize doğumlu, kore gazisi, eski filmlerdeki tuhaf rolleriyle aklımda kalmış. babası öldüğünde teatronda suç ve ceza'yı oynarken ağlamış ve alkışlanmış falan filan. adını merak ederdim, bu filmde öğrendim. oyuncular için 4 kürtçe öğreten varmış. rahmetli ismail hakkı şen ve füsun demirel* bu yeni dilin hakkını veriyorlar. ama füsun demirel ağlayamıyor maalesef. rıfat emmi küçük aşkının akrabası evdo* emmiye geri vermeye götürürken yok saydığı, gözlerini kaçırdığı güzel ve yalnız ülkesiyle tanışıyor ayakkabısındaki çamurla. evdo'nun ve evinin durumu sonrası bari bu denizyıldızı kurtulsun bahanesiyle hejar'a sahip çıkıyor.

    yalnızlıktan bunalan rıfat amca yeni avuncağına kürt kırmızısı türk üniforması çift kişilikli bir palto alıyor. satıcının ''çocuk türk mü'' sorusuna sanki ''türk ama henüz türk olduğunu bilmiyor demek ister gibi yalan söyleyerek kıvırıyor. önyargıların kabağı küçük aşkının yüzene patlıyor: hırsız dedirten ve sonra kürt inadına delil edilen çikolatalar.

    kızın baskın sonrası zil ve silah sesine hassaslığı yüzünden kapıya astığı ''lütfen zile basmadan kapıyı tıklatın'' notu; daktilo sesiyle uyanan hejar'ın korkuları adına yazmayı bırakması.. filmin tepe noktası olan ''ağlama-negri'' gel-gitleri sırasında ingilizce özentisine karşı ''bir millet diline sahip çıkmalı'' deyip ulan ben ne diyorum'' diye duraksaması..

    bazı şeyler vardır anca master card'la alınır deermişim. bazı şeyler ne kadar güzel, özgün olursa olsun önceden kafanızdan geçmişse dersiniz ''ee ne var bunda, yeni şeyler söyle bana'' . tanrı yanılgısı dersiniz, ''lan ben 6 yaşından beri bunları düşünüyorum zaten'' diye düşünürsünüz. filmin hedef kitlesi özellikle hejar'ın akrabaları değil; empati özürlü ape rıfat ve taifesine sempatiyle maşazz vermek, barış eli, ''anla beni, anlayayım seni''..

    benim anladığım, anlamak istediğim ama yapamadığım; türklerin de ellerine bir not defteri alıp kürtçe öğrenmeye başlamaları gerektiği; çinceden ve ingilizceden acil hem de.

    --spoiler--
    1 ...