son damla fobisi

entry2 galeri
    2.
  1. son damla sorunsalı tüm erkek milletinin ortak derdidir. o derece düşünürüz ki bu konu hakkında, hemen hepimizin bilinçaltında yer edinmiştir. konuyu yaşanmış iki olayla örneklemek arzusundayım:

    1998 dünya kupası' nı izleme adına, okul kapanmış olmasına rağmen mersin' de ikamet etmeye devam etmiştim. herşey iyi hoştu, evde pinekliyor vira maç izliyorduk fakat suların üç gün boyunca kesik olması bütün tadımızı kaçırdı. depodaki su cayır cayır yandığı için duş almak imkansızdı. evimizde şöyle büyükçe bir kova da olmadığından, güneş enerjisinden gelen suyu orda soğutup yıkanamıyorduk. ben de soruna kendimce bir çözüm buldum ve leğene alıp ılıttığım suyu vücudumun üst kısmına sürüp balkonda rüzgarlanarak serinledim. iyi bok yedim! ikinci gün ' yanlarım ağrıyo hasanım' türküsünü söylemeye başlamama rağmen fazla önemsememiştim fakat akabinde durum ciddileşti. böbreklerimi ve başka bir takım iç organlarımı ciddi biçimde üşütmüş olmamdan kelli, sürekli -af buyurun- def-i hacet isteğiyle tuvalete çıkıyor ve fakat orada ses var görüntü yok misali bir durumla karşılaşıyordum. ve bu tuvalet seanslarının tek getirisi iki üç damla çiş bırakmak oluyordu. derken yüksek ateş temelli tuhaf rüyalar da başladı. içimde iki tane lynyrd tartışıyordu; ki bunlardan biri beni, diğeri de hastalığı temsil ediyordu. iyi lynyrd diğerine ' ooluuum, ben biliyorum sen bu adamı niye hasta ettin. zırt pırt tuvalete çıksın da her seferinde dona düşsün son damla diye böyle yapıyorsun' diyor, illet de buna bir cevap vermeyip, bıyık altından gülüyordu. içimdeki adamın, böyle bir hastalığın sebebini son damla fobisine bağlayıp hüsn- i talil yapmasına mı sevineyim yoksa bu sorunsalın bilinçaltıma yerleşmesine mi üzüleyim bilemedim. hala da biliyor değilim...

    ikinci olayımızın kahramanı sevgili ev arkadaşım tamer. yine aynı dönem, bu defa yılbaşı gecesindeyiz. evde yaklaşık dokuz on kişi toplanmış, eşşekler gibi içmiş, dans etmiş, gülmüş, azıtmış ve küfelik olmuşuz. ben bu tamer denen hayvanla aynı odada kalıyordum. midemin bulantısından, başımın ağrısından derin uykuya dalamamıştım, sürekli remde takılıyor bir türlü üçüncü evreye geçemiyordum. sabah olmuş ortalık iyiden iyiye ağarmıştı ki bizim eleman yataktan sessizce kalktı. ben gördüğümün gerçek mi rüya mı olduğunu bilemez halde ona bakarken, beyefendi gidip elbise dolabının fermuarını açtı - hemen her öğrenci evinin vazgeçilmezi, fermuarlı bez dolap- güzelce teşaşür etti. ' lan nooluyo ya' diye şaşkın şaşkın bakarken, tamer pipisini de sallayıp son damlayı dona düşürmeme adına tüm gayreti gösterdi ve yorganına dürüm misali sarılıp yattı. düşünün sevgili dostlar; uykusunda işerken bile bir erkek son damlayı unutmuyor.

    buradan yetkililere sesleniyorum; kadınların günlük kullanımı için parfümlüsünden mentollüsüne türlü türlü ped üreten sistem, bizim son damla sorunsalımıza kayıtsız kalmaya devam ederse büyük olayların çıkması kaçınılmazdır. bir an önce gerekeni yapın ve bizler için de bir şey düşünün. peçete, kağıt mendil vb. kullanmakla olmuyor çünkü.
    4 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük