Hemen korkmayın sizi direk "Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir" gibi cenderelerin içine sokmayacağım.
Amacım aslında Felsefe yapalım derken biraz "sistematik düşünme, kıyaslama ve kafanızın içindekilerle var olan elinizdeki bilgiyi sınama" kavramlarından bahsetmek gerekir diye düşünüyorum.
Felsefe dediğimiz şey aslında içinde Ying ve Yang' ı barındırıyor. Sizin savunduğunuz görüşün aksi savunduğunuz şeyin içerisinde bir yerde barınıyor. işte bu yüzden felsefe bir düşünce biçimi oluyor ve düşünmek istemeyen, kıyaslama becerisi gelişememiş ortamlarda bir kısır döngü olarak niteleniyor.
Birçok görüşün var olduğu felsefi ortamda aslında bütün görüşleri birbirinden etkilendiği ve birbirini geliştirdiğini görmek mümkündür. ilk çağ filozoflarından (Aristo- Platon- Anaximenes- Sokrat vb.) islam Rönesansının olduğu döneme ( ibni Sina- ibni Rüşd- ibni Haldun vb.) oradan günümüze kadar gelen felsefik akım öncüleri (Descartes- Kierkegaard- Sartre- Kant- Hegel vb.) her daim birbirilerinin düşüncelerinde noksan aramış, geliştirmeyi kendine vazife edinmiş veya kendi kıyaslamalarını yaparak acımasızca eleştiriler yapmışlardır.
işte bütün bu faaliyetler dünyanın aslında büyük bir düşünsel varlık olduğunun ve bu varlık içerisinde insan beyninin neleri başarabileceğinin en büyük kanıtıdır. Bütün bilgi birikimlerini özümseyebilen, bu bilgi birikiminden yeni çıkarımlar yapma becerisine sahip bir organın varlığı sanırım bahşedilmiş en üstün özelliklerden bir tanesi. Tabi kullanmayı bilen ve isteyene!
Çok da fazla içine girip sıkmak istemiyorum. Düşünmek meziyettir, felsefe de düşünme kabiliyetinin gelişmesini sağlayan, insanı kıyasa- yorumlamaya ve sistemaik bir düşünce biçimi oluşturmaya iten etmenlerden biridir. Dozunda felsefe her daim faydalıdır. Fazlası insanı demogojiye götürür. Aman Ha!