tersi de geçerlidir. hatta aslında bence sadece tersi geçerlidir ya neyse.
tersinden kastım şu.
namaz kılan birinin önünden geçilmez. bu kural namaz kılanı değil, önünden geçecek olanı bağlayan bi kuraldır ama uyup uymamak o kişinin keyfine (ve saygısına) kalmıştır. yalnız, namaz kılan adam mesela benim evimin kapısının önünde yüzü kapıya dönük şekilde kılıyorsa (sadece örnek olsun diye yazdım, kastımı anlatabilmek için farazi bi durum yani) o zaman eve kapanacak değilim. önünden geçerim adamın. buradaki durumun adı, "namaz kılanın önünden geçmek" değil, "önünden geçilecek yerde namaz kılmak"tır.
yani bu duruma uyarlarsak aslında "oruçluyken yanında başkalarının yiyip içmesi" değil, "başkalarının yiyip içtiği yerde oruç tutmak"tır bana göre.
çünkü kimse oruç tutan adamın karşısına oturup "oh ne güzel lahmacun" diye löp löp götürmüyor yiyecekleri. bu da sizin kafanızda uydurduğunuz faraziyelerden biri. yemeğini yiyen adam normalde nerede yiyorsa, ramazan'da da aynı yerde yiyor. öğle arasında lokantasında, ya da yarım dönerini alıp tekrar ofisine giderken yolda, ya da masasında.. bi değişiklik yapmıyor yani kendi ritüelinde. değişiklik normalde yanında yokken birden oruç tutanların yanında belirmesi aslında.
ama kimse duruma bu şekilde yaklaşmıyor. ve bu şekilde yaklaşmamaları da olaya tek açıdan baktıklarının, kendileri oruç tutarken milletin karşılarında yemek yediklerini iddia etmelerinin temelini oluşturuyor. dünya onların etrafında dönüyor çünkü.
bu arada ilk verdiğim farazi örnek de farazi değildi ha. ben çocukken evimizin önüne halılar atılıp cuma namazının tam kapımızın önünde kılındığını hatırlıyorum ben. o zamanlar ben de dini bütün bi çocuk olduğumdan bakkala yollandığımda kapıdan namaz kılanları dikizler, millet secdeye yatınca vınn diye koşardım önlerinden. bu da böyle bi anımdır.