# Allah'ın varlığına ve birliğine hiç bir bilimsel kanıt hatta gözlem bile olmadan adeta saf gibi inanmak.
# Aynı şekilde Allah'ın meleklerine hiç somut hiç bir şey olmadığı halde, sadece kulaktan duyduğu şekilde inanmak.
# Allah'ın indirdiği kitaplara içindeki tüm çelişkiler ve Akıl ve bilime aykırılığa rağmen inanmak
# Ahiret gününe, yani ölülerin dirileceğine gene elde hiç bir kanıt olmadan inanmak. (Umut fakirin ekmeğidir. O hak bir gün yerini bulacak! Hangi gün belli değil!)
# Kadere inanıp, tüm sorumluluğu kadere -ve dolayısıyla varlığı kesin olmayan Allah'a- yüklemek. Belki de bu şekilde esas sorumluların sorumluluklarını boşa çıkarmak.
# kelime-i şehadet getirip, varlığı somut olmayan varlıklara inandığın gibi, bunları hayatının bir parçası haline getirmek. Bir bakıma yalan yere yemin etmek.
# namaz kılmak, günde 5 vakit kafanın (ve dolayısıyla içindeki beyinin) sertçe sarsılmasından dolayı beyinin yeterli derecede sağlıklı düşünememesi. "islam" adına ne söylenirse yapmak. Kendini diğer bir takım insanlara "islam" adıma peşkeş çekmek.
# oruç tutmak: Açlık ile kişisel iradenin iyice kırılması. Vücut dengesi ve sağlığının kafayla beraber bozulması. Her ramazan "sakız çiğnemek orucu bozar mı" gibi sorular sorma eşiği... "Acaba orucum bozuldu mu?" gibi boş kaygılarla yaşar hale gelme.
# zekat vermek: Fakirlere para vererek, islam'a imanın para getirdiği; yani Paranın islam'a imanda olduğu propagandası yapma. Belki de daha çok insanın hayatını bu yolda kendi hayatı gibi heba etme.
# hacca gitmek: Daha çok parayı bastırıp, kutsal toprakları ziyaret etmek. diğer müslümanlar arasında sınıf atlayıp saygıdeğer bir unvan olan "Hacı" lakabı ile anılmak. Oldukça gösterişli. Ayrıca belli zenginliğe ulaşmış kimselerin yapabileceği bir ibadettir ki iman ile zenginliğin geldiği propagandası bir kez daha pekiştirilir. Fakir müslümanlar hep rahata erecekleri (zengin olacakları/hacca gidecekleri) o güne hasret yaşarlar.